Tutmayacak formüller...

Siyaset sahnesi, cumhurbaşkanlığı tartışmalarının alevlenmesiyle birden bire toz duman içinde kaldı. Eylem planı önerileri, restleşmeler, tehditler bini bir para...

Haberin Devamı

Siyaset sahnesi, cumhurbaşkanlığı tartışmalarının alevlenmesiyle birden bire toz duman içinde kaldı. Eylem planı önerileri, restleşmeler, tehditler bini bir para...

İş ara rejim tartışmalarına kadar götürülmüş durumda. Ortada çok sayıda orijinal fikir ve öneri var. Yani birden bire reklamdaki gibi sanki herkesin fikri geldi.

6 ay sonra yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında kriz çıkma ihtimali yüksek ya, şimdiden çözüm önerileri geliştiriliyor, formüller üretiliyor.

İşte son günlerin heyecanla tartışılan formülleri:

* Cumhurbaşkanı’nı Meclis değil, halk seçsin,
* Erdoğan şimdiden aday olmayacağını açıklasın, muhalefetle uzlaşsın ve aday mutabakatla belirlensin,
* Meclis hemen erken seçim kararı alsın ve Mart 2007’de parlamento yenilensin, cumhurbaşkanını yenilenen parlamento seçsin,
* AKP erken seçime razı olmaz ise muhalefet Meclis’i boşaltsın sine-i millete dönsün,
* Sine-i millet olmasın, muhalefet parlamento çatısı altında kalsın ama cumhurbaşkanlığı seçimine katılmasın. Cumhurbaşkanı sadece AKP’nin oyları ile seçildiğinde meşruiyet tartışması başlar...
* Erdoğan cumhurbaşkanı olmak istiyorsa önce dokunulmazlığını kaldırtsın, yargılanıp aklansın...

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin başlayacağı 16 Nisan 2007’ye kadar daha başka öneriler, başka tartışma konuları da şüphesiz ortaya atılacaktır. Şu ana kadar parlamento içi ve parlamento dışı muhalefetin dile getirdiği başlıca çözüm önerileri bu beş başlık altında sıralanıyor.

Ne olur, bu önerilerden hangisi tutar derseniz neyin olacağını şimdiden kestirmek güç ama nelerin olamayacağı belli.

Örneğin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in öteden beri savunduğu, son günlerde de ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu ve SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın’ın dillendirdikleri “Anayasa değişikliği yapılsın ve cumhurbaşkanını halk seçsin” önerisi olmayacakların başında geliyor.

Bir başka olmayacak da tartışılması belki de en heyecan veren ve sanki sonuç alınabilecekmiş gibi gelen “sine-i millet” formülü. O da olmayacak ve CHP bu son derece riskli ve tehlikeli yolu göze alamayacak...

Tayyip Erdoğan’ın aday olmayacağını bugünden ilan edip muhalefetle ortak aday belirlemek için uzlaşma arayışı noktasına geleceğini beklemek de hayal.

Devlet Bahçeli’nin önceki gün söylediği gibi Erdoğan’ın, “Önce dokunulmazlığımı kaldırın, mahkemeye gidip aklanayım da sonra gelip aday olurum” demeyeceği de çok açık.

Erken seçimin lafının bile edilmesi Erdoğan’ı kızdırıyor.

Yani bütün bu öneriler olmayacak iş...

Ne mi olacak? Nelerin olmayacağını sıralamak kolay ama olacağı bugünden kestirebilmek güç. 4-5 ay Türkiye bu tartışmalarla zaman geçirecek. Belki zaman zaman siyasi tansiyon çok yükselecek, bur arada Tayyip Erdoğan’ın aday olup olmayacağı konusunda “olacak - olmayacak” diye her gün papatya falı açılacak...

16 Nisan 2007 günü geceyarısına bir kala Meclis Başkanlığı’na (büyük ihtimalle) Erdoğan’ın, (zayıf ihtimalle de) Erdoğan’ın işaret ettiği AKP milletvekilinin adaylık başvurusu gelecek. Esas büyük kavga da ondan sonra başlayacak zaten...

DİĞER YENİ YAZILAR