Türkiye’ye yeni yol haritası mı?

Haberin Devamı

Obama yönetiminin Türkiye’ye özel önem verdiği, Bush döneminde çeşitli nedenlerle kırılıp dökülen, hasar gören Türk-Amerikan ilişkilerinin bu dönemde daha yakın, daha sağlıklı, güçlü bir stratejik işbirliğine dönüştürmeyi arzuladığı belli.

Ancak Başkan Obama’nın iki günlük Türkiye ziyareti sırasında yaptığı konuşmalardan çıkan çok önemli bir sonuç var. Obama’nın Ankara ve İstanbul’da yaptığı konuşmalardan şöyle bir özet çıkarılabilir:

“Türkiye ABD’nin önemli bir müttefiki. Türkiye ile işbirliğine büyük önem veriyoruz. Yeni dönemde işbirliğinin seviyesi daha da yükseltilebilir. Ama Türkiye’nin çözmesi, aşması gereken bazı sorunları var. Bu sorunların çözümünde de yardımcı olmaya hazırım...”

Türkiye’nin hiç zaman kaybetmeden yüzleşmesi ve çözmesi gereken sorunları da gizlemeden sıralıyor Obama:

- Ermenistan’la ilişkileri normalleştirin, sınır kapısını bir an önce açmanız şık bir davranış olur. Soykırımla yüzleşmeye hazır olun...

- Kuzey Irak’ta otonom yapısı giderek güçlenecek olan Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilişkileri geliştirin. Bu durum Türkiye’nin toprak bütünlüğüne tehdit değil.

- Ülkenizdeki Kürt azınlığa eşit haklar tanıyın...

- Heybeliada Ruhban Okulu’nu açın...

Evet Obama’nın sıraladığı bu konuların, bu sorunların hemen hepsi Türkiye için birer tabu, daha doğrusu “kırmızı çizgi” niteliğinde.

Örneğin Obama’nın söylediği “Kürt azınlık” meselesi. Türkiye’nin kuruluş ve statüsünü uluslararası hukuk güvencesi altına alan Lozan Anlaşması’nda Türkiye’deki azınlıklar sayılıyor. Bu temel metin Türkiye’de sadece dini cemaatleri azınlık statüsünde kabul ediyor. Onun dışındaki bütün etnik unsurlar Türk ulusunu oluşturan ortak unsurlar. Türkiye’nin Kürt meselesi konusunda yeni bazı açılımlar gerçekleştirmesi, barış ve huzuru sağlayabilmek için yeni bazı sosyal, ekonomik ve siyasi tedbirler alması düşünülebilir. Ancak Obama’nın (eğer bir dil sürçmesi değilse) belirttiği “Kürt azınlığı” kavramına yaklaşması ihtimal dışı...

Ermenistan’la ilişkiler konusuna gelince, bu noktada Hükümet de Obama’dan farklı düşünmüyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi, sınır kapısının açılması bir süredir Türkiye’nin de öncelikleri arasında.

Obama’nın Meclis’te söylediği “Soykırım iddiaları konusunda tarihinizle yüzleşin” ifadesi de son derece önemli.

Bu konuda Türkiye’nin en ileri kabulü “Savaş şartlarında bir takım trajik hadiseler olmuştur. Karşılıklı bir acı, trajik olaylar yaşanmıştır. Ama kimse Türkleri soykırım yapmakla suçlayamaz, bu gerçek değil” şeklinde.

Cumhurbaşkanı Gül’ün önceki gün yinelediği çözüm önerisi de şu Türkiye’nin:

“Bu konu siyasetçilerin değil tarihçilerin işi. Arşivleri açtık. Ortak bir tarih komisyonu oluşturalım. Ermeni tarihçiler de katılsın ve soykırım konusuna bilim adamları karar versin...”

Heybeliada Ruhban Okulu konusunda ise Türkiye’nin eski katılığı yok. Bu konu zaten AB ile müzakerelerde de öteden beri Türkiye’nin önüne getirilen bir sorun. Ancak sorunun aşılması için formül bulmak belki daha kolay olabilir. Eğer Obama’nın altını çizdiği Türkiye’ye yönelik bu tavsiyeleri bir yol haritası niteliğinde ise iktidarın o yoldan yürüyebilmesi çok zor. Zor olan bir başka nokta da sorunları yok sayarak yaşayabilmek...

DİĞER YENİ YAZILAR