Türkiye “Ulus Devlet”i tartışmaya hazır mı?

Haberin Devamı

Hükümetin açılım konusunda altyapısı iyi hazırlanmış, sonuçları iyi hesaplanmış kapsamlı bir projesi var mı yok mu tartışmalı.

Eğer böyle bir plan var ise şimdiye kadar çok iyi gizlendiği kesin.

Çünkü hali hazırda açılım konusunda bilinen tek somut örnek var. O da herkesin pişmanlık duyduğu 19-20 Ekim’deki Habur görüntüleri. Bir de İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın 14 Kasım günü Meclis’te açıkladığı güven arttırıcı önlemler...

Bunlar yeterli mi?

CHP ve MHP’ye göre fazla, hatta bölücülük...

DTP’ye göre ise, yapılanlar, söylenenler hiçbir şey. Şimdiye kadar yapılanlar, söylenenler yanlış değil ama eksik. Sorunun özünü kavramaktan uzak.

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, açık ve net konuşuyor; çözüme giden yoldaki ilk adımın anadilde eğitim hakkı olması gerektiğini söylüyor.

Ahmet Türk’ün meseleye yaklaşımı şu şekilde özetlenebilir:

Bazı yerleşim birimlerine eski, Kürtçe isimlerinin geri verilmesi olumlu. Özel televizyonlarda Kürtçe yayının serbest bırakılması, üniversitelerde Kürdoloji enstitüleri kurulması, Kürtçe’nin seçmeli ders olarak okutulması da yerinde adımlar.

Yerinde ama yeterli değil. Kürtçe’nin eğitim dili olarak da kabul edilmesi gerekiyor. Kürtçe eğitim açılımın olmazsa olmaz eşiği.

Tek devlete, tek bayrağa hiçbir itirazı yok Ahmet Türk’ün. Ancak Kürtçe’nin eğitim dili olarak kabul edilmesi, kamusal alanda Kürtçe’nin ikinci dil olarak kullanılması konusunda ısrarlı. Bir başka ısrar da tam özerklik, otonomi olmasa da yerel yönetimlerin güçlendirilerek ülke çapında yerinden yönetime kapı aralanması.

Aslında özeti şu söylediklerinin: “Tek devlete evet, ama tek millete hayır...”

“Biz Türk milleti değiliz” diyor Ahmet Türk. Atatürk’ün söylediği “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka Türk milleti denir” ifadesinin de kendileri bakımından anlam ifade etmediğini belirtiyor. Türk milleti kavramının üst kimliği değil, Türk etnisitesini tanımladığını düşünüyor. Onun için Kürtçe’nin eğitim dili olarak kabul edilmesini, Kürt dili ve edebiyatının gelişmesinin önündeki yasal ve anayasal engellerin kaldırılmasını talep ediyor. “Açılım o zaman açılım olur” demeye getiriyor.

İşte açılımı anayasanın, hatta ondan da öte Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin ana duvarına getiren nokta burası.

Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kuruluş felsefesi tek devlet tek millet esasına dayalı. Ahmet Türk ve DTP’nin önerileri doğrudan bu temel esasla çelişiyor. Bu önerilerden tek devlet iki millet çıkıyor.

Şimdi sorun şu: Türkiye kuruluş ilkelerini tartışmaya açabilir mi?

Mevcut siyasi ortamda çok zor...

Hükümetin bu tartışmaya girmeyeceği çok açık. Başbakan defalarca söyledi, anayasanın değiştirilmesinin teklif dahi edilmesi sözkonusu olmayan ilk üç maddesine dokunulmayacağı vaadini dile getirdi. Eğitim dili ile ilgili 42. maddeyi değiştirmeye kalkmanın da Anayasa Mahkemesi’nce yorum yoluyla anayasanın başlangıç ve değiştirilemez maddeleri ile ilişkilendirilebileceği ihtimali yüksek.

O nedenle hükümetin Kürtçe konusunda seçmeli dersten öte adım atabilmesi mümkün değil.

DİĞER YENİ YAZILAR