Türkiye’nin yürüdüğü nazik çizgi...

Haberin Devamı

Batılı müttefiklerinin en başta da ABD’nin Ortadoğu ve İslam coğrafyasında giriştikleri siyasi ve askeri operasyonlar Türkiye’yi hemen her zaman sıkıntılı bir noktaya getiriyor.

Irak’la ilgili hem 1991 hava harekatı, hem de 2003’teki işgal harekatında bu sıkıntıyı yaşadı Türk - Amerikan ilişkileri. Ardından İran’a yönelik ambargonun ağırlaştırılması konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki oylamada bir kez daha ABD ve Batı ittifakı ile ters düştü Ankara.

Şimdi çok daha kritik bir sorun var: Libya operasyonu...

ABD ve İngiltere başta olmak üzere Türkiye’nin Batı ittifakındaki önemli ortakları, günlerdir Libya’yı bombalıyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan ve hükümet, gelişmelerden, operasyon kararıyla ilgili Paris toplantısından ve operasyonun yürütülüş biçiminden duyduğu rahatsızlığı açık açık ifade ediyor.

Fakat işte bu noktada Türkiye son derece nazik bir çizgiye sıkışmış durumda.

Çünkü Türkiye’nin, Başbakan Erdoğan’ın bu operasyonla ilgili dile getirdiği kaygı ve çekinceler, bazı iç ve dış çevrelerde öteden beri varolan “eksen kayması” itham ve tartışmalarını kuvvetlendirme riskini beraberinde getiriyor.

Türkiye’nin AB üyeliği konusunda çıkardığı güçlükler nedeniyle ikili ilişkilerde bir süredir soğuk rüzgarların hakim olduğu Fransa ve Sarkozy yönetiminin, bu tezi kapalı kapılar ardında işlediği zaten biliniyor. Şimdi Libya ile ilgili gelişmeler üzerinde bu tez daha da kuvvetlendirilerek sunulmaya çalışılıyor. Ankara’nın operasyon konusundaki kaygıları kaba bir biçimde “Erdoğan hükümeti Kaddafi’nin yanında saf tutuyor” noktasına götürülmeye çalışılıyor.

Bu durum, muhtemelen Türkiye’ye karşı bir anlamda baskı unsuru olarak da kullanılmaya çalışılıyor.

Böylelikle Libya’ya karşı askeri harekatı yürüten koalisyon güçlerine Türkiye’nin koşulsuz desteğinin alınması, en azından ABD, İngiltere ve Fransa güdümünde hazırlanan NATO karar tasarılarına Türkiye’nin itiraz etmemesi sağlanmaya çalışılıyor.

Gerçekten de NATO’da alınacak kararlar konusunda Türkiye oldukça sıkıntılı bir noktada. Normal olarak NATO’da Türkiye’nin (veya herhangi bir üyenin) karşı çıktığı, beğenmediği hiçbir karar alınamıyor. Ancak bu tür kritik konularda Türkiye engelleyici konumda olmak, yalnız kalmak da istemiyor. İşte bu noktada geçen hafta sonunda Almanya’nın Türkiye’ye benzer bir pozisyon alması Ankara’yı rahatlattı.

Şimdi ne olacak, Türkiye nasıl bir tutum izleyecek?

Başbakan Erdoğan partisinin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye’nin nasıl bir tutum izleyeceğinin ipuçlarını verdi aslında.

Erdoğan, açıkça ifade etmese de koalisyon güçlerinin bugün yürütmekte olduğu harekatın kara harekatına, işgale dönüşmemesi gerektiğini vurguladı.

İç savaşa neden olunmamasının, bunun önüne geçilmesinin önemine işaret etti.

Bugün sürdürülmekte olan askeri operasyonun da yöntem ve kapsamının değiştirilerek, “sadece ve sadece insani amaçlarla” sınırlı tutulması gereğinin altını çizdi.

Erdoğan’ın bu söylemi ile Almanya, Rusya, Brezilya, Hindistan başta olmak üzere pek çok ülkenin yaklaşımı örtüşüyor.

Ama Türkiye NATO üyesi ve NATO’da Türkiye’ye yakın düşünen tek müttefik Almanya.

NATO ve Libya koalisyonu için Türkiye elbette ihmal edilebilir bir müttefik değil. Hem NATO’da bir çatlak çıkmaması hem de Libya’da yakın gelecekte atılacak adımlar konusunda Türkiye’yi ikna etmeye çalışıyorlar. Başbakan Erdoğan’ın ABD Başkanı Obama ve İngiltere Başbakanı Cameron ile yaptığı telefon görüşmeleri bu kapsamda. Ayrıca, NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı, Libya harekatının NATO şemsiyesi altına kaydırılması konusunda Türkiye’nin kaygılarını giderebilmek ve ikna edebilmek için yarın Ankara’ya gelecek.

Ankara ikna olur mu?

Harekatın bundan sonraki aşamaları ve Libya’nın geleceğinin nasıl şekilleneceği konusunda verilecek garantilere bağlı.

Ama her halukarda Türkiye’nin NATO müttefikleri ile zıt bir noktada konumlanması sözkonusu olmayacak.

Askeri harekatta değil ama Libya’nın her bakımdan yeniden yapılanmasında, iç barışın sağlanmasında Türkiye’ye çok önemli roller düşeceği Ankara’da ağır basan ihtimal olarak değerlendiriliyor.

DİĞER YENİ YAZILAR