Türban davasındaki korkutucu senaryo...

Haberin Devamı

Siyasetin restleşerek çözmek için yola çıktığı türban meselesi giderek iyice içinden çıkılması zor bir noktaya doğru ilerliyor.

Siyasi tartışma ve gerilim ortamı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün anayasa değişikliğini on gün beklettikten sonra onaylamasından sonra geçen hafta sonunda Resmi Gazete’de yayımlatmasıyla yürürlüğe girmesiyle başka bir boyuta geçti.

CHP muhtemelen bugün iptal için Anayasa Mahkemesi’nin kapısını çalacak. Böylece artık siyasetin elindeki türbanın “çenealtı fiyongu”nun nasıl bağlanacağı veya çözüleceği en yüksek yargı organının vereceği karara kalıyor. Siyaset ve siyasetçiler Anayasa Mahkemesi’nin son sözü söylemesini bekliyor. Dolayısıyla siyasette türban gerilimi kısa bir mahkeme molası verecek.

Fakat olayın yüksek öğrenim kurumlarında yarattığı gerilim ve kaos ortamı ise giderek şiddetleniyor. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan ile rektörler arasındaki karşılıklı suçlama ve tehditlerin dozu gün geçtikçe artıyor.

YÖK Başkanı Özcan, anayasa değişikliğini kendi bakış açısına göre yorumluyor ve bu değişikliğin üniversitelerde türbanı serbest bırakmaya yeterli olduğu sonucuna varıyor ve rektörlere talimat veriyor.

Üniversite rektörlerinin bir kısmı talimata uyarak önceki günden itibaren türbanı serbest bırakıyor ama büyük çoğunluğu, “Hayır bu yetmez. YÖK Başkanı’nın talimatı kanunsuz emir niteliğindedir ve uygulanamaz” kanaatiyle direniyor. Muhtemelen bu tartışmayı onlar da yargıya götürecekler. Hem karşılıklı suç duyuruları yapılacak hem de sorun Danıştay’a taşınacak gibi gözüküyor.

Ama hiç kuşku yok ki asıl dava Anayasa Mahkemesi’nde görülecek.

Bu dava çok önemli. Davanın sonucuna göre türban meselesi kalıcı biçimde çözüme kavuşacak. Ya serbest ya da ilelebet yasak...

Ancak Anayasa Mahkemesi’nin bu davada vereceği kararın türban meselesinin çok daha ötesinde siyasi sonuçlar doğurması da ihtimal dahilinde.

Örneğin CHP’nin cumhurbaşkanının halkoyuyla seçilmesine ilişkin anayasa değişikliğinin iptali için yaptığı başvuruya verdiği red kararının gerekçesinde belirttiği “yok hükmünde” kararı.

Son günlerde Ankara’daki siyase kulislerinde ve daha önemlisi yüksek yargı koridorlarındaki sohbetlerde bu karara büyük önem atfediliyor, bu hükmün gerekçeye yazılmış olması anlamlı bulunuyor.

Kararın ne yönde çıkacağını elbette bugünden kimse bilmiyor. Ama herkesin kendine göre bir tahmini var. AKP’nin gönlünden geçen, mahkemenin anayasa değişikliğini usul yönünden inceleyip ret vereceği yönünde. Bazı hukukçular, bu değişikliğin türban yasağını kaldıramayacağı belirtip “yorumlu ret” beklentisinde.

Bir başka tahmin ve beklenti ise “yok hükmünde” kararı.

İşte siyaseten en tehlikeli karar bu. Çünkü bu durumda Yüksek Mahkeme, değişikliğin cumhuriyetin temel esasları ve anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemez nitelikte olan 2. maddesi ile ilişkilendirecek. Yani değişiklik sürecinde anayasa ihlali yapılmış olduğuna hükmedecek.

O zaman hadise türbanın çok ötesine geçiyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın işin başlangıcında yaptığı uyarısı ciddiyet kazanıyor, iddiası da iddia olmaktan çıkıyor ve en yüksek yargı organının tespiti haline geliyor. İktidar partisi kapatma davası tehdidiyle karşı karşıya geliyor, hem de çok kuvvetli bir delille...

Türbanın çok ötesinde çok daha derin krizlere neden olabilecek en olumsuz senaryo bu. Tam anlamıyla dehşet senaryosu...

“Olmaz öyle şey” dense de sağduyu sahibi herkesi kaygılandırması gereken böyle bir ihtimal var.

DİĞER YENİ YAZILAR