Temizlik mi tarihi hesaplaşma mı?

Haberin Devamı

Yargı gündemindeki iki dava Türkiye’yi derinden sarsıyor. Birincisi Anayasa Mahkemesi gündemindeki AKP ile ilgili kapatma davası, ikincisi de Ergenekon soruşturması...

Bu dava ve soruşturma Türkiye’de öteden beri varolan derin fay hatlarını aktif hale getiriyor, toplumu bölüyor, cepheleştiriyor. Yargı üzerinden adeta tarihi bir hesaplaşmanın fitilleri ateşlenmeye çalışılıyor.

Yargı gündemindeki iki olayda da ikiye bölünmüş durumda ülke. Örneğin AKP hakkındaki kapatma davası, AKP ve AKP’yi destekleyen çevrelerce, “demokrasiye, milli iradeye karşı yargı darbesi” olarak algılanıyor. AKP karşıtı muhalif kesim ise “hukukun gereği, laik demokratik cumhuriyetin korunması” olarak...

Aynı şekilde bir yılı aşkın süredir devam eden Ergenekon soruşturması ve önceki gün gerçekleştirilen şok gözaltılar için de algı farklı değil. Bu gelişmeyle ilgili olarak da çok keskin yorum ve algı farkları var:

İktidar ve iktidara yakın çevrelerin yorumu basit:

“Devlet çetelerden arındırılıyor. Darbeciler ve çeteciler yargı huzuruna çıkarılıyor. Bu yapılmadan ülkede demokrasiyi yerleştirebilmek mümkün değil...”

Karşı taraf ise “hayır” diyor:

“Bu normal bir hukuk süreci, normal bir yargı süreci değil. Bu, faşizmin ayak sesleridir. Yürütülen operasyonlar, muhalif unsurları yıldırma, susturma amaçlıdır. Siyasi iktidarın gizli gündemini hayata geçirebilmek bakımından en büyük engel olarak gördüğü Türk Silahlı Kuvvetleri’ni zayıflatmak, itibar erozyonuna uğratmak planının parçasıdır. Onun için emekli orgeneraller sabaha karşı gözaltına alınıp sorgu odalarında bekletiliyor...”

Özetle toplumun bir bölümünün “demokrasi açısından olumlu” gördüğü son operasyonlar karşı taraf için “demokrasi ve laik cumhuriyet için çok ağır bir tehdit” diye algılanıyor.

Sadece siyasi iktidara muhalif kesimler tepki göstermiyor. Örneğin Odalar Birliği...

ATO Başkanı Sinan Aygün’ün de aralarında bulunduğu önceki günkü gözaltılara çok sert tepki veriyor Odalar Birliği. Rifat Hisarcıklıoğlu, gelişmeleri, “darbe dönemlerini hatırlatıyor” diye tanımlarken Konsey Başkanları’nın bildirisinde de “Akşam yatağa yatarken sabah nasıl bir Türkiye ile karşılaşacağımız endişesi içinde olmak istemiyoruz. Unutmayalım ki; yaşadığımız bu ortam, toplumsal kutuplaşmayı daha da derinleştirmekte, iktisadi hayatı olumsuz etkilemektedir” deniyor.

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un dün Başbakan Erdoğan’la geçen hafta yaptığı görüşmede emekli generallerin gözaltına alınacağının da konuşulduğu yönündeki yorum ve haberleri, “komplo teorisi” diye niteleyip yalanlarken çok önemli bir uyarı yapıyor:

“Bu komplo teorileri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin birlik ve bütünlüğüne, emir-komutasına zarar vermeye yönelik bazı amaçlara hizmet etmiyor mu? TSK’nın birlik bütünlüğüne gereken hassasiyeti göstermek yalnız personelinin değil, herkesin üstünde durması gereken önemli bir husustur.

Türkiye olarak zor günler yaşıyoruz. Hepimiz sağduyulu, soğukkanlı, daha dikkatli ve sorumlu davranmak mecburiyetindeyiz ve zorundayız.”

Başbuğ’un “zor günler yaşıyoruz” açıklaması önemli.

DİĞER YENİ YAZILAR