Hükümetin uygulamakta olduğu açılım sürecinin önündeki en büyük tehlikenin DTP ve PKK’nın izlediği ve izleyeceği tutum olduğu ortaya çıktı.
DTP ve PKK’nın hafta başından itibaren izlediği tutum ve gösteriler Türkiye’yi ciddi biçimde rahatsız ediyor. Rahatsız olan sadece toplum değil. Gelişmelerden kurumlar da rahatsız, hükümet hatta Başbakan Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de kaygılı.
Başbakan’ın son olarak “Milli Birlik Projesi” adını verdiği uygulamaların toplumu ayrıştıracağı kaygısı öne çıkmış durumda.
Yargının içine düşürüldüğü durum son derece önemli ve Silopi ’de yaşanan gelişmelerin bir daha tekrarlanabilmesinin garantisi yok. O zaman dağdan inecek diğer PKK’lılar için başka bir formül bulunması kaçınılmaz.
Ama nasıl?
Dahası bu sürecin önündeki en yakın mayınlardan biri Anayasa Mahkemesi’nde görülmekte olan DTP davası.
Anayasa Mahkemesi raportörü DTP’nin temelli kapatılmasına ilişkin dava ile ilgili raporunu bu ay sonuna kadar Mahkeme Başkanı’na sunacak.
Bunun ardından da Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, raporu üyelere dağıtıp karar oturumları için gün belirleyecek. Dava zaten demokratikleşme sürecine, barış ortamının oluşmasına zarar vermemek için bugüne kadar yavaş ilerledi. Fakat bu aşamadan sonra Kılıç karar oturumlarını ne kadar ileriye atabilir?
Muhtemelen Kasım sonu Aralık ayı başlarında bu dava ile ilgili olarak yüksek Mahkeme kesin hükmünü açıklayacak.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın kapatma davasındaki temel gerekçeleri ve Anayasa’nın 68 ve 69. maddelerinin mevcut haliyle DTP’nin kapatılması ve bazı yöneticilerinin, milletvekillerinin siyasi yasak kapsamına alınması yönünde bir karar çıkma ihtimali hiç de düşük değil.
Çünkü bu dava açıldıktan sonra bile bu partinin bazı ilgili ve yetkilileri, Başsavcı’nın iddialarını destekleyici nitelikte delilleri adeta kendi elleriyle verdiler.
“Biz bölücü örgüt PKK ile iç içeyiz” mesajını adeta pekiştirmeye çalıştılar. Irak’tan gelen PKK’lıları karşılama görüntüleri, parti otobüsünün üzerinde gerçekleştirilen şovlar bunun son çarpıcı örneği.
Acaba DTP’nin kapatılmasını sağlayıp, ondan sonra da dönüp “Bakın bize legal siyaset yapma imkanı tanınmıyor. Bütün partilerimiz kapatılıyor. Zaten PKK da o yüzden dağa çıktı” mı demek istiyorlar?
Ne yapmak istiyor olurlarsa olsunlar ama Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak bir kapatma kararı, açılım sürecini ciddi biçimde risk altına sokuyor.
Anayasa’nın 68 ve 69. maddeleri durduğu müddetçe Anayasa Mahkemesi’nin Silopi hakiminin yaptığını yapabilmesini, bir defalık da olsa hukuku eğip bükmesini beklemek de gerçekçi değil. Mahkeme’nin tek yapabileceği görüşme tarihini bir kaç ay daha ileri atmak olabilir. AKP davasındakine benzer bir sonuç ise elbette herkesi çok rahatlatır. Ama iki parti de, iki dava da birbirine pek benzemiyor...
Sürecin önündeki mayınlar ve DTP davası...
Haberin Devamı