Stratejik ortaklığın geleceği

Haberin Devamı

TÜRKİYE-ABD ilişkileri, çok sert çok tehlikeli bir dönemeçte. Bu dönemeçte ya son anda sürpriz biçimde pürüzler giderilecek ve iki müttefik arasındaki ortaklık ve her alandaki işbirliği daha da pekişecek ya da son yıllarda çok sözü edilen ama pratikte pek işlemeyen “stratejik ortaklık” söylemi tarih olacak.

Her iki taraf da şimdilik pozisyonlarını koruyarak bu kritik dönemeci kazasız atlatmaya özen gösteriyor. Özellikle ABD tarafı, havayı yumuşatmak, Türkiye’nin Kuzey Irak’a yönelik kapsamlı bir kara harekatının önünü kesebilmek için yoğun çaba harcıyor. Bir ara formülle Türkiye’yi durdurmaya çalışıyor. Türkiye’nin sınırlı nokta operasyonların ötesine geçmemesi yönünde telkinler yapılıyor. Irak’ın ve Barzani yönetiminin daha samimi, daha gerçekçi işbirliğine ikna edilebileceğini, bunun için zamana ihtiyaç duyduklarını ifade ediyorlar.

Ancak somut adımlar bir an önce atılmadan Kuzey Irak’taki PKK varlığına karşı etkili bir tasfiye operasyonu başlatılmadan, örgütün elebaşılarını Türkiye’ye teslim etmeden, Ankara’yı ikna edebilmeleri zayıf olasılık. Bu kez Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de hükümetin de kararlılığı çok net. Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın şu sözleri de bu kararlılığın bir ifadesi:

“Artık komisyonlar veya tartışmalarla zaman kaybetmek istemiyoruz. Çalışmayan mekanizmaların tekrar denenmesine karşıyız...”

Yani Babacan, muhataplarına “Bu noktadan sonra boş söz dinlemek istemiyoruz. Bizi oyalamayın, beklemeye de tahammülümüz yok. Bu operasyonu ya işbirliği içinde ortak yaparız ya da Türkiye tek başına gerekeni yapacaktır” mesajını veriyor.

Bu arada Türkiye’yi durdurmaya yönelik çağrılar sadece ABD’den gelmiyor. Başta Rusya olmak üzere bölge ülkelerinden de “itidal” çağrıları yapılıyor. İran Dışişleri Bakanı Manuçer Muttaki’nin dün akşam saatlerinde Ankara’ya yaptığı sürpriz ziyaret de bu çerçevede değerlendiriliyor.

Tabii ki komşu ülkelerin yaklaşımları önemli, bu ülkelerin görüşlerine değer veriliyor. Ancak Ankara için asıl önemli merkez Washington. Washington’un tavrı stratejik ortaklığın kaderini belirleyecek.

Bu bakımdan önümüzdeki üç gün son derece kritik. Bugün ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Ankara’da Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül ile yapacağı görüşmeler, vereceği mesajlar önemli.

Ancak daha da önemlisi üç gün sonra Başbakan Erdoğan’ın Beyaz Saray’da ABD Başkanı Bush’la yapacağı görüşme. Bu görüşme iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği açısından tarihsel önem taşıyor. Çünkü bu görüşmenin sonucuna göre Türk - ABD ilişkilerinin geleceği belki de yeniden şekillenecek. Mutabakat çıkarsa mesele yok. O zaman “stratejik ortaklık” daha da pekişerek sürecek.

Ama ya aksi olursa, ya Erdoğan eli boş dönerse?

İşte o zaman stratejik ortaklık bir yana, belki de 1974’te Kıbrıs Barış Harekatının ardından uygulanan askeri ambargodan bile daha ağır darbe yiyecek iki müttefik arasında ilişkiler.

DİĞER YENİ YAZILAR