Sosyal güvenlik reformu ve kayıt dışı ekonomi...

Haberin Devamı

Sosyal güvenlik reformuna muhalefet eden çevreler, iflas etmiş, çökmüş durumda olan sistemi ayağa kaldırmak için alternatif bir model önermiyorlar. En fazla söylenen “niye kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmıyor” eleştirisi.

Evet doğru, kayıt dışılığın ekonominin her alanında bozucu etkileri olduğu bir gerçek. Bununla mücadele edilmesi gerekliliğini de bugüne kadar hiç bir iktidar yadsımış değil. Yıllardan beri “kayıt dışı ile mücadele” konusunda çok iddialı ifadeler de kullandı politikacılar, bakanlar. Ama bu konuda ciddi bir mesafe alınabildiğini söyleyebilmek güç.

Kayıt dışılığın en basit ama en çarpıcı örneği istihdam verilerinde mevcut. Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in son rakamlarına göre Türkiye’de mevcut istihdamın yaklaşık yarısı kayıt dışı. TÜİK verilerine göre çalışıyor gözüken 10 milyon kişinin hiçbir sosyal güvenlik kurumuna kaydı yok.

Bu 10 milyon kayıt dışı çalışanı kayıt altına almak, sosyal güvenlik kurumu ile ilişkilendirip prim kesmeye başlamak reforma gerek kalmaksızın sistemi kurtarmaya yeter mi?

Hayır yetmez...

Bir kere en kararlı siyasi iktidarı bulsanız, en iyi en tutarlı en sert tedbirleri uygulamaya koysanız bile kayıt dışı ekonomiyi bugünden yarına bitirebilmeniz mümkün değil.

Ancak bugüne kadar çok konuşulmasına karşın bu yönde mesafe alınamayan kayıtdışılığı ortadan kaldırmak konusunda ciddi adımlar atılması elbette çok önemli.

Örneğin halen Türkiye’de bir emekliye düşen aktif sigortalı sayısı 1,97. 10 milyon kayıt dışı çalışanın dörtte biri kayıt altına alınabilse bu oran 2,3’e yükselecek. Kayıt dışı çalışanların yarısı kayıt altına alınabildiğinde ise oran 2,63’e yükselecek. Ki bu da sosyal güvenlik sisteminin açığının azaltılmasına kuşkusuz katkı yapacak.

Ama varolan soruna çözüm getirmeyecek.

Çünkü bugünkü sistemde insanlar sosyal güvenlik sistemine bağlı çalıştıkları, prim ödedikleri süreden daha fazla süre ile maaş alıyorlar. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre 2005 yılı itibariyle bir kişinin emekli aylığı alma süresi erkeklerde ortalama 26-27 yıl, kadınlarda ise 32-33 yıl. Bu sürdürülebilir bir durum değil.

Bir başka çarpık nokta şu:

Bugün emekli aylıklarının düşüklüğünden herkes yakınıyor. Özellikle de Bağ-Kur ve SSK emeklileri gerçekten çok düşük aylıklar alıyorlar ve insanların bu aylıklarla geçinebilmeleri, hayatlarının son döneminde insanca bir yaşam sürdürebilmeleri mümkün değil.

Ama sistemin daha fazlasını ödemeye takadı yok. Çünkü yine SSK’ya bağlı sigortalıların yüzde 60’ı asgari ücretle çalışıyor görünüyor. Yani resmi olarak 480 YTL net maaş alıyor. İnandırıcı değil. Bu da bir başka kayıt dışılık. İşveren çalıştırdığı işçisinin maaşını düşük göstererek hem prim kaçırıyor hem de vergi.

Özetle sosyal güvenlik reformu kaçınılmaz. “Kayıt dışılığı ortadan kaldıralım, reformu bir tarafa bırakalım” demek sistemi ölüme terketmekten başka anlam ifade etmez.

Meclis gündemindeki tasarıda eleştirilebilecek eksik, fazla noktalar olabilir. Bazı yönlerden emekçilerin hak kaybına uğradığı da söylenebilir. Bunların bir kısmını Genel Kurul görüşmeleri sırasında düzeltmek mümkün. Ama şu gerçek ki bu reform yapılmazsa emekçilerin de ülkenin de kaybı çok büyük olacak.

DİĞER YENİ YAZILAR