Sorun sadece yasa dışı dinleme mi?

Haberin Devamı

Türkiye krizler ülkesi. Bütün dünyayı olduğu gibi ekonomik kriz Türkiye’yi de yakıp kavuruyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun resmi verilerine göre iş bulma umudunu kaybettiği için istihdam piyasası dışına çıkanlar da dahil edildiğinde kentlerde işsizlik oranı yüzde 20’yi geçiyor. Bu oran genç nüfusta ise yüzde 30’lar civarında. Bu rakamlar, ekonomik krizin üstüne bir de sosyal kriz habercisi.

Fakat bu hayati sorunlar bugün için siyasetin, dahası Türkiye’nin de öncelikli gündem gündem maddesi değil.

Bugün daha heyecanlı kriz konuları var Türkiye’nin. Hem de birden fazla.

Üç hafta önce açılım krizi vardı. PKK’lıların Habur’dan girişi ve DTP öncülüğünde düzenlenen mitinglerin yarattığı gerilim vardı.

Ama bu krizi bir başka kriz gölgeledi. İrticayla Mücadele Belgesi’ndeki ıslak imza tartışmaları, asker gerilimi ön plana çıktı.

O da geçen hafta patlayan dinleme skandalı ile ikinci plana düştü.

İktidar-muhalefet ilişkileri zaten uzun süredir gerilim ötesi bir kavga havasında yürüyor. Devlet kurumları arasında Anayasa’da tarif edilen uyum ve ahenk bir yana, gerilim ötesi bir çatışma durumu hakim.

Askerle ilişkiler cunta iddiaları, ıslak imza tartışmalarının estirdiği gerilim rüzgarlarının ağır etkisinde.

Yürütmenin, yargı erki ile de normal, olması gereken bir ilişki düzeni öteden beri yok. Kapatma davası, Ergenekon soruşturmaları, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu toplantılarında yaşananlar nedeniyle bu ilişki zaten arızalıydı. Bunun üstüne gelen dinleme skandalı hükümet-yargı gerginliğini daha da tırmandırmış durumda.

Dinleme skandalının etkisi sadece yürütme-yargı gerginliği ile sınırlı kalmadı. Bu olay, Türkiye’yi demokratikleştirdiği iddiasındaki hükümete yönelik genel kamuoyundan da ciddi tepkiler yükseldi.

Hükümet şimdi bu tepkileri hafifletmek, bozulan imajını tamir edebilmek için yasa değişikliği hazırlığında.

Hazırlık şu: Yasa dışı dinleme yapanlara verilecek cezalar ağırlaştırılacak. Bu tür yasa dışı dinlemelerin bant çözümlerini yayınlayan medyaya daha da ağır cezalar getirilecek.

Buna kimsenin itirazı yok. Ancak acaba yasal dinlemelerdeki usulsüzlük ne olacak?

Çünkü bugün yaşanan krizin sebebi , yasa dışı dinleme değil, yasal olduğu söylenen hukuk dışı dinlemeler...

Gerçi Başbakan Erdoğan bu olaylar üzerine “Beni de yasa dışı biçimde 6 sene dinlemişler” yakınmasını dile getirdi. O da elbette korkunç bir durum. Başbakan’ı bile dinlemeye cüret gösterebilen güç, sıradan insanlara acaba neler yapabilir? Ki bugüne kadar çok örneği oldu...

Ancak bu yasal olduğu iddia edilen hukuksuz dinlemelerin ve bu dinleme kayıtlarının iddianamelerde sayfalarca yer alması, ardından da medyada yayınlanması normal mi, hukuki mi? İddia edilen suçla ve suçlanan şüphelilerle ilgili olanlar tabii ki iddianamede yer alacak. Ama ya ne suçla ne de suçlama ile hiçbir ilgisi olmayan kişilerin konuşmaları? Bu tür örneklerin de sayısı az değil...

O nedenle sorun sadece yasa dışı dinlemelerle sınırlı değil. Belki ondan bile daha fazla ve daha acil olarak yasal dinlemelerin çerçevesini netleştirmek önem taşıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR