Sorun Barzani ile değil Talabani ile görüşüp görüşmemekte...

Başbakan Tayyip Erdoğan bir süre önce açıkladı ki, Türkiye’nin bugün önündeki en önemli dış politika meselesi Irak, daha doğrusu Kuzey Irak. Bu mesele, Avrupa Birliği’nin de Kıbrıs’ın da önüne geçmiş durumda

Haberin Devamı

Başbakan Tayyip Erdoğan bir süre önce açıkladı ki, Türkiye’nin bugün önündeki en önemli dış politika meselesi Irak, daha doğrusu Kuzey Irak. Bu mesele, Avrupa Birliği’nin de Kıbrıs’ın da önüne geçmiş durumda.

Ancak özellikle son günlerde kamuoyuna yansıyan bazı resmi açıklamalara bakıldığında, sanki bu konuda Türkiye’nin net bir devlet politikası yok gibi. Sanki hükümetle diğer devlet organları arasında ciddi görüş ve yaklaşım farklılıkları var. Hükümet kendine özgü bir yaklaşım tarzı içinde farklı şeyler söylüyor, Cumhurbaşkanı’nın tutumu çok farklı, Genelkurmay’ın söyledikleri bambaşka...

En azından iç ve dış kamuoyuna yansıyan görüntü bu.

Örneğin, Başbakan Erdoğan’ın ve Genelkurmay Başkanı’nın geçen haftanın son günlerinde kamuoyuna yansıyan görüşleri.

Irak politikası konusunda Türk Silanlı Kuvvetleri ile hükümetin farklı görüş ve yaklaşımları olduğu sır değil. Ancak Başbakan Erdoğan’ın Kuzey Irak’la ilgili sözleri ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt’ın Washington’da dile getirdiği ifadeler, özünde çok derin bir çatlağın değil, siyasetçi ile asker arasındaki üslup farkının sonucu.

Genelkurmay Başkanı, “Kürt liderlerle siyaseten kim görüşürse görüşsün. Ben PKK’ya destek verenle ne konuşacağım” diyor.

Aslında Başbakan Erdoğan da, Türkmenistan’a giderken uçakta yaptığı açıklamasında, Kuzey Irak’taki otorite ile yani Mesut Barzani yönetimi ile “masaya oturalım resmi görüşmeler yapalım” demedi, böyle bir şeyi kastetmedi.

Başbakan’ın, Kuzey Irak yönetemi ile ilişkilerin gelişitirilip geliştirilemeyeceğine ilişkin soruya verdiği yanıt şuydu:

“Neden olmasın? Yeter ki biz bölgede huzuru sağlayalım. Eğer Kuzey Irak’ta atacağımız her adım ülkemize huzur getirecekse, onlar için aynı şekilde huzur getirecekse bu adımlara her zaman varız.”

Başbakan’ın söylediklerinde ince bir ayrıntı var. “Eğer terörü biterecekse, huzura katkısı olacaksa adım atılır” demeye getiriyor. Genelkurmay Başkanı’nın dediği ise, “PKK orada onların himayesinde barınmaya devam ettiği sürece hiçbir adım atılmamalı.”

Aslında hükümetle diğer devlet kurumları arasında asıl çatlak, Barzani ile görüşüp görüşmemekten çok, Irak’ın bugünkü resmi Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile ilişki düzeyinde kendini gösteriyor.

Hükümet, Talabani ile ilişkilerin sıcaklaştırılmasından yana. Talabani’nin Türkiye’ye davet edilmesini arzuluyor. Ancak buna Cumhurbaşkanı Sezer şiddetle karşı çıkıyor. Bu yüzden de Talabani 2 seneden beri Türkiye’den davet bekliyor.

Sezer de tıpkı Genelkurmay Başkanı gibi, Kuzey Irak’ta PKK’ya verilen destek ve himaye kalkmadıkça, Kürt liderlerin mevki ve makamları ne olursa olsun muhatap kabul edilmemesi görüşünde. Oysa hükümet şu veya bu düzeyde ilişkilerin canlandırılmasının Türkiye’nin terör mücadelesine katkı yapabileceğini düşünüyor. Bir de açıkça ifade edilmese de, bu gibi kritik konularda askeri kesimin hükümetle çelişen görüşlerinin çok ön planda kamuoyuna yansıyor olması, haliyle hükümeti rahatsız ediyor.

DİĞER YENİ YAZILAR