Tartışmalı şike yasası ikinci defa Çankaya’nın onayında. Yasada hiçbir değişiklik yapılmadığı için Anayasa gereği artık Cumhurbaşkanı Gül’ün önünde tek seçenek var; imzalayıp, yayımlatmak.
Muhtemelen bugün yarın hem bedelli askerlikle ilgili yasa hem de şike yasası Gül’ün onayı ile yürürlüğe girecek. Ama özellikle de şike yasası ile ilgili siyasi ve adli tartışmanın bir süre daha devam edeceği anlaşılıyor.
Aslında tartışmanın siyasi tarafıyla ilgili iktidar partisinden itirazını açıkça devam ettiren tek milletvekili kaldı. Şamil Tayyar, hiçbir korku ve kaygı taşımaksızın doğru bildiği yoldan yürümeye, doğru bildiklerini söylemeye devam ediyor. Her gün bir gazete ve televizyonda görüşünü çekinmeden açıklıyor Tayyar.
Parti grubunun üçte ikisinin kendisi gibi şike yasasındaki değişikliğe karşı olduğunu söylüyor Şamil Tayyar. Ama görünürde böyle bir muhalefet, karşı çıkış yok. Acaba diğer milletvekilleri korkudan mı sesini çıkaramıyorlar? Belki bazıları öyle. Bu yasa AKP içinde başka milletvekillerinin de pek içine sinmiyor olabilir fakat bunların sayısının da öyle abartıldığı kadar yüksek olmadığı anlaşılıyor.
Yasa değişikliğine asıl karşı çıkış AKP içinden çok AKP’yi destekleyen bazı çevrelerden ve yazarlardan geliyor.
Ve bu karşı çıkışın gerisinde de öyle söylendiği gibi “6 veya 8 ay önce çıkarılan yasa daha mürekkebi kurumadan değiştirilir mi”, “Bu yargıya müdahaledir” türünden gerekçeler yatmıyor.
Çünkü çıkarılan bir yasanın mürekkebi kurumadan değiştirilmesi ilk kez yaşanmıyor. Daha önce de bunun sayısız örnekleri yaşandı ama kimse itiraz etmedi. Örneğin, ihale yasasında bugüne kadar sayısız değişiklik yapıldı ama, “bu değişiklikler niye yapılıyor, birilerine menfaat mi sağlanıyor?” diye sormak kimsenin aklına gelmedi.
Şimdi şike yasası ile ilgili soruluyor olmasının arkasında başka kaygılar yatıyor.
Bugünkü tartışma ve kavga görünürde şike yasası değişikliği üzerinden yürütülüyor ama değişikliğe karşı çıkışın asıl sebebi, bu düzenlemenin başka davalara emsal olabileceği kaygısı.
Yani Ergenekon ve Balyoz gibi önemli siyasi davalarla ilgili de benzeri düzenlemelerin yolunun açılabileceği kaygısı bu çevreleri harekete geçirmiş durumda.
Öyle ya, ya Meclis yarın da en azından tutuklu milletvekilleri ile ilgili bir formül üzerinde uzlaşma yolu aramaya kalkarsa, ardından kimilerinin tutukluluk süresi 4 -4,5 yılı bulan Ergenekon ve Balyoz sanıkları salıverilmeye başlarsa ne olacak?
Açıkça dile getirilmese de asıl kaygı bu. Bu gelişmelerin “özel yetkili” hakim ve savcıların azim ve kararlılığını kırabileceği ihtimali...
Hatta şu çarpıcı tesadüfler de çok ilginç:
- Şike yasasında değişiklik öngören yasa Cumhurbaşkanı’nın incelemesindeyken özel yetkili savcılık, iddianamesini alelacele tamamlayıp mahkemeye gönderiyor ve bu arada örneğine pek rastlamayacak biçimde aynı gün iddianame içeriği özet olarak kamuoyuna açıklanıyor.
- Vetonun ardından Meclis yasayı yeniden görüşmeye başlıyor. Adalet Komisyonu’nda aynen kabul edilip Meclis Genel Kurulu gündemine geldiği gün ilgili mahkeme iddianameyi kabul ettiğini duyuruyor.
Bu belki büyük bir tesadüf. Ama belki de bu yolla yargı, “Bu şike olayı en az Ergenekon kadar vahim, yasayı değiştirip cezaları hafifletmeyin” mesajı vermek istiyor.
Yakın zamana kadar iktidar partisi sözcülerinin en büyük şikayeti yargının tarafsızlığı konusundaydı. Peki, bugün özellikle de “özel yetkili” yargı ne kadar tarafsız?
Siyasi hesaplar, kaygılar ve yargı...
Haberin Devamı