Sınır ötesi harekat ne zaman?

Haberin Devamı

Bölücü terör günden güne tırmanıyor. Şehit haberlerinin yarattığı tepki de günden güne yükseliyor. Terör örgütü bütün kozlarını oynuyor, askere polise, öğretmenler başta olmak üzere kamu görevlilerine yönelik saldırılarını arttırıyor. Terördeki tırmanış doğal olarak toplumu sarsıyor, tepkileri ve hükümet üzerindeki basıncı arttırıyor.

Sorulan soru şu:

-Kara harekatı gündemde mi? Türk Ordusu, Kuzey Irak’ı ve örgütün merkez karargahı konumundaki Kandil’i ne zaman temizleyecek?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında son dönemde sık aralıklarla yinelenen terör zirvesi toplantıları ve son günlerde terör bağlantılı olarak yoğunlaşan diplomatik trafik de bu ve benzeri soruları tetikliyor. Özellikle de Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun hem Irak Cumhurbaşkanı Talabani ve merkezi hükümet yetkilileri ile yaptığı görüşmeler hem de Kürdistan Özerk bölgesinin lideri Mesut Barzani ile görüşmesi sınır ötesi harekat hazırlığı olarak değerlendiriliyor.

Acaba öyle mi?

Aslında Türkiye -eğer yenisi yapılacaksa- Kuzey Irak’a yönelik olarak ilk defa sınır ötesi bir askeri harekat yapacak değil. 1980’lerin ikinci yarısında ve 90’lı yıllarda çok sayıda sınır ötesi harekat yapıldı. Son olarak da 2008 Kış Harekatı...

Sonuç alındı mı? Şu veya bu ölçüde elbette alındı. Terör örgütüne ciddi zayiatlar verdirildi. Özellikle de 1990’larda Barzani güçleriyle birlikte yürütülen ortak harekatlarda...

Ancak bu harekatlar da terörü bitirmedi. Örgüte ciddi darbeler vuruldu ama eleman ve lojistik kaynak temini yönünden hiçbir zaman sıkıntı çekmeyen örgüt, kısa sürede kendini yeniden toparlama imkanı buldu. Şimdi Ankara’da üzerinde çalışılmakta olan model geçmişe göre ciddi farklılıklar içeriyor. Sorunun sadece askeri önlemlerle, örgütün askeri olarak çökertilmesiyle bitirilemeyeceği kabul görüyor artık.

Edindiğimiz bilgiye göre, hükümet kanadının düşündüğü modelde kademeli ama oldukça kapsamlı bir demokratikleşme projesi var. 2009 yılı Ekim ayında yaşanan Habur fiyaskosundan sonra yarıda kalan açılım sürecinin hızlandırılması öngörülüyor. Önce yasa, yönetmelik ve uygulama değişiklikleri ile getirilecek “güven arttırıcı” önlemler, ardından da kapsamlı anayasa düzenlemesiyle Kürt sorununa kalıcı ve kapsamlı çözüm...

Düşünülen modelin özeti bu. Ancak bunun için uygun zaman ve zeminin sağlanması önem kazanıyor.

Terörün can almaya, kan akıtmaya devam ettiği, her gün şehit cenazesi kaldırıldığı bugünkü ortamda açılım, demokratikleşme adımı gibi konuları telaffuz dahi etmek istemiyor iktidar kanadı.

Önce terör örgütüne askeri açıdan şiddetli bir ders verilmesi, şehirde ve kırsalda örgütün yurt içindeki yuvalarına yönelik yoğun operasyonlarla sonuç alınması öngörülüyor.

Bu arada da yürütülen diplomatik temaslar çerçevesinde ABD, Irak merkezi yönetimi ve Özerk Kürt yönetimi ile sağlanacak mutabakat çerçevesinde Irak’ın kuzeyindeki Türkiye’ye yönelik serbest terör üslerinin imhası gündeme gelecek. Bütün askeri ve siyasi hazırlıklar, önce PKK’nın Irak’taki lojistik desteklerinin kesilmesi ve ardından da imhasına yönelik. Ve bu askeri önlemlere paralel olarak da açılım sürecine yeniden işlerlik kazandırılıp hızlandırılması öngörülüyor. Kafalardaki plan böyle. Fakat bugünden yarına, toplumsal talep karşılansın diye bir kara harekatı da beklenmemeli. Kara harekatı ancak kesin ve etkili sonuç verecek siyasi ve askeri koşullar olgunlaştığında gündeme gelecek.

DİĞER YENİ YAZILAR