Silahlar kafa karışıklığını bitirdi mi?

Haberin Devamı

Ergenekon konusunda kamuoyunun, toplumun büyük bölümünün kafası karışık. Özellikle de son bir hafta içinde meydana gelen gelişmeler, Ankara’da yürütülen kazı çalışmaları, kafa karışıklığını daha arttırmış durumda.

Gölbaşı ve Sincan yakınlarında ortaya çıkarılan cephanelikler, operasyonlara düne kadar burun kıvıranları, “Bundan bir şey çıkmayacak, bu bir yıldırma ve muhalefeti susturma operasyonudur” yaklaşımında olanlara dahi “acaba” dedirtiyor.

10. dalga diye adlandırılan son operasyonda üç emekli general, eski YÖK Başkanı ve çok sayıda muvazzaf subay gözaltına alınıyor, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı’nın evinde arama yapılıyor. Ve iki emekli orgeneral ile eski YÖK Başkanı’nı mahkemeye sevk etme gereğini dahi duymadan serbest bırakıyor savcılık makamı. “Mahkemeye sevkini gerektirecek kadar bile delil olmaksızın kamuoyunun yakından tanıdığı bu isimler niye gözaltına alınıyor?” sorusunun yanıtı açıkta...

Neden? Bu isimler kamuoyu nazarında yıpratılmak, itibardan düşürülmek, yıldırmak için mi gözaltına alınmıştı?

Yoksa başından beri bu soruşturma ve operasyonlar konusunda fazlaca bilgiye sahip olduğu, bu konuda uzmanlıklarına önem verilenlerin iddia ettiği gibi “hukuk dışı müdahale” mi oldu? Aynı şekilde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın dün partisinin grup toplantısında iddia ettiği gibi Genelkurmay’da geçen hafta Perşembe gecesi yapılan kritik toplantı ve Cuma günü Genelkurmay Başkanı’nın Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile görüşmesinden sonra mı işler değişti?

Bu da bilinmiyor.

Ancak Ergenekon konusunda derinlemesine bilgiye sahip ve soruşturmayı yürütenlerle de dirsek teması içinde olduğunu düşündüğüm bir gazeteci arkadaşım dün aynen şunları söyledi:

“Bu iş geçen hafta Cuma günü bitti. Ben bundan sonra 11. dalganın (yeni gözaltılar) olacağını zannetmiyorum. Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu da son operasyonda diğer generallerle birlikte gözaltına alınacaktı ama nedense alınamadı. Bu iş artık bana göre burda biter...”

İlginç bir değerlendirme. Deniz Baykal’ın değerlendirmesi ile de örtüşüyor.

Fakat, “bu iş burda biter” tahmini pek gerçekçi gözükmüyor.

Bu iş burda bitmeyecek. Belki operasyonlar hız kesecek ama başka soruşturmalarla devam edecek.

Örneğin Genelkurmay’dan dün yapılan açıklama önemli. Ankara kazılarında ele geçirilen silahları kim veya kimlerin gömdüğü, nasıl ortaya çıkarıldığı savcılık iddianamesinde ve mahkeme safhasında ayrıntılarıyla görülecek.

Ancak ondan daha önemlisi bu silahlar kimin? Hem Gölbaşı’nda hem Sincan yakınlarında ele geçirilen silah ve mühimmatın Ordu’ya ait olduğu kuvvetli ihtimal. O yüzden de Genelkurmay bu konuda kapsamlı bir iç soruşturma yürüttüğünü dün açıkladı.

Soruşturma sadece bu silah ve mühimmatın nereden, kimler tarafından dışarı çıkarıldığı ile sınırlı kalmayacak.

Uzunca bir süredir TSK’yı rahatsız eden -istisnai de olsa- disiplinsizlik konusuna bu kapsamda eğilinecek. Çünkü TSK’nın -eğer iddialar gerçekse- sadece envanterindeki silah ve cephane dışarı sızmış değil. Çok kozmik bilgi ve belgeleri de uzunca bir süredir sistemli bir şekilde sızıyordu. Bu konuda yürüyen bir soruşturma zaten vardı TSK bünyesinde. Şimdi muhtemelen “karargah evleri” iddiaları gibi konular da kapsamlı bir biçimde soruşuturulup açığa çıkarılacak.

Bu soruşturma sonuçlarının kamuoyuna açıklanması elbette önemli. Ancak ondan daha önemlisi Ergenekon’da 7 aydan beri merakla beklenen ek iddianame. Ek iddianame açıklanmadan kafa karışıklığının son bulması olası gözükmüyor..

DİĞER YENİ YAZILAR