AKP iktidarının en büyük iki övünç kaynağından biri Avrupa Birliği sürecinde alınan mesafe ise ikincisi, ama ondan daha da önemlisi ekonomideki başarılı performanstır.
Son üç yıllık dönemde Türkiye ekonomisi yüzde 22.2 oranında büyüme gösterdi. Enflasyon 3-4 yıl önce hayal bile edilemeyecek düzeye, tek haneli rakamlara indi. Türk Lirası, tarihinde ilk kez istikrarlı biçimde değer kazanıyor. Bugün ABD Doları 3 yıl öncesinden daha ucuz. Faizler yüzde 13-14'lere inmiş durumda. Ülkede döviz bolluğu yaşanıyor.
Gerçekten de bugün ülkede yatırımlar artıyor, ekonomi büyüyor ama halk durumundan şikayetçi. "Ortadirek" bel veriyor, feryat ediyor. Yani makro ekonomik göstergelerdeki iyileşme vatandaşa, sokağa yansımıyor...
Bu çelişkili durumu, dün konuştuğumuz ekonominin koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'e soruyoruz. O da rakamları anlatıyor uzun uzun; Türkiye 2002'de neredeydi bugün nereye geldi, maaş ve ücretler enflasyonun ne kadar üstünde artırıldı, ne kadar yatırım yapıldı, ekonomi ne kadar büyüdü...
Rakamlar, göstergeler iyi de halinden şikayet eden, feryat eden orta direk hükümete nankörlük mü ediyor?
"Hayır, tabii ki öyle değil" diyor Şener ve anlatıyor:
"Hiçbir toplum kesimi 3 yıl öncesinden daha kötü bir noktada değil. İşsizlik sorunu çözülmüş değil ama 3 yıl öncesine göre artmış da değil, aynı seviyede. Gelir dağılımı 3 yıl öncesine göre daha da bozulmuş değil, aksine iyileşmeler var. Gelir düzeyi de nispeten artmış. Ama şikayet var. Ben bunu da haklı bulurum. Herkes bulunduğu sorunları yaşar. İnsanların daha ileri, daha yüksek talepleri olması gayet doğaldır..."
Peki bu "haklı şikayetleri" gidermek için hükümet acaba, olası bir erken seçimi de dikkate alarak, KDV indirimi, yüksek oranlı ücret ve maaş artışları, işsizliği azaltmak için de alt yapı yatırımlarına gaz vermek gibi geçmiş yıllarda iktidarların sıkça başvurduğu popülist formüllere yönelebilir mi?
Şener, "Erken secim gündemde yok" diyerek söze giriyor ve ekonomi politikaları konusunda net bir teminat veriyor: "İktidar dönemimizi süslemeye dönük, geçici ferahlamalar yaratacak uygulamalardan uzak duracağız. Ekonominin gereklerinden sapmadan, kalıcı iyileşmeler sağlayacak politikaları devreye sokacağız."
Şener'in söylediklerinin özeti şu:
Hükümet seçim kaygısıyla popülizme yönelip ekonominin rotasını bozacak uygulamalardan kesinlikle uzak duracak. Geçmiş iktidarların yaptığı gibi seçime giderken ne bol keseden vaat dağıtacak ne de dar gelirli kesimlerin gönlünü kazanabilmek için etrafa hesapsız para saçacak. Makro-ekonomik iyileşmelerin aşama aşama sokağa, geniş kitlelerin refahına yansımasını sabırla bekleyecek.
2006 bu bakımdan da kritik bir yıl. Hükümetin makroekonomik istikrar konusundaki sabır ve kararlılığı ciddi bir testten geçecek.
Ancak yine de makro ekonomik istikran bozmaksızın gerek dar gelirli kesimleri rahatlatacak gerekse esnafın, küçük ve orta boy işletmelerin sıkıntılarını hafifletebilecek "ince ayar" tedbirler gündeme alınamaz mı?
Şener'den "Popülizme sapmayacağız" teminatı...
AKP iktidarının en büyük iki övünç kaynağından biri Avrupa Birliği sürecinde alınan mesafe ise ikincisi, ama ondan daha da önemlisi ekonomideki başarılı performanstır
Haberin Devamı