Anayasa Mahkemesi’nin beklenen kritik kararı dün açıklandı. Yüksek Mahkeme, CHP’nin anayasa değişiklik paketinin iptaline ilişkin başvurusunu 9-2’lik bir çoğunlukla kabul etti.
Şimdi Ankara bu “9-2”nin anlamından yola çıkarak sonuç üzerine tahmin yürütmeye çalışıyor.
Anayasa Mahkemesi’nden yapılan açıklamada, değişikliğin “şekil yönünden incelenmesine karar verilmiştir” deniyor.
Bu açıklamanın hemen ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, konuya ilişkin olarak yaptığı değerlendirmede, “Mahkeme, kesinlikle esasa girmeyecektir. Girmemelidir, esas konusunda bir karar vermemelidir” diyor.
Arınç, Anayasa Mahkemesi’nin “esasa girmemesi” gerektiğini neden tekrarlama ihtiyacı duyuyor? Kaygı niye?
Arınç’ı ve AKP’yi kaygılandıran unsur, geçmiş tecrübeler ve Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliklerinin incelenmesi konusunda oluşturduğu içtihat.
Çünkü, Anayasa Mahkemesi, 2008 yılında üniversitelerdeki türban yasağı ile ilgili anayasa değişikliğini de şekil yönünden incelemişti. Ama çıkan iptal kararı, içerik denetimi sonucuydu.
O günkü başvurunun incelenmesi sırasında da şekil yönünden inceleme şu sırayı izlemişti:
- Oylama ve Meclis görüşmeleri usulüne uygun yapılmış mı?
Evet yapılmış...
- Değişiklik Anayasa’da öngörülen 367’nin üstünde bir çoğunlukla mı kabul edilmiş?
Evet, 411...
O zaman şekil yönünden bir eksiklik kalmıyor.
Ancak bakılan bir nokta daha var:
- Teklif usulüne uygun verilmiş mi?
Evet, usulüne uygun verilmiş.
Peki eksiklik?
Anayasa’nın “değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek” olan ilk üç maddesinin yapılan düzenlemeden etkilenip etkilenmediğine bakılıyor. Bunun için de Anayasa Mahkemesi değişikliğin içeriğini inceliyor.
Türbanla ilgili düzenlemede aynen bu yapılmıştı. Şekil denetiminde içerik incelemesi yapılmış ve bu düzenlemenin Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan laiklik ilkesine, yani değiştirilmesinin teklif dahi edilmemesi gereken hükmün dolaylı biçimde değiştirildiği sonucuna varılmıştı.
Anayasa Mahkemesi bu kez nasıl bir yöntem izleyip nasıl bir sonuca varacak?
Yüksek Mahkeme konuyu enine boyuna değerlendirecek ve bir karara varacak. Bu kararın ne çıkacağını bugünden kestirebilmek mümkün değil. Çünkü Anayasa Mahkemesi dünkü açıklamada da belirtildiği gibi konuyu önce saf şekil yönünden inceleyecek. CHP’nin sunduğu şekle ilişkin belgeler, yani ilk teklifteki imza skandalı ve oylama sırasında yaşananlara ilişkin delillere bakılacak. VATAN’da ve diğer gazetelerde yayınlanan açık oy kullanma ve bir AKP milletvekilinin hazırladığı hayır oyu verenler listesine ilişkin fotoğraflar incelenecek. Mahkeme belki de bu verilere dayanarak şekil yönünden iptal kararı verecek. Ya da bunları yeterli bulmayacak. O zaman yine CHP’nin başvurusunda yer alan Anayasa’nın 2. maddesinin dolaylı biçimde değiştirildiği iddiasını inceleyecek. Tıpkı türbandaki gibi...
Yüksek yargı ile ilgili düzenlemelerin yine dolaylı biçimde Anayasa’nın değiştirilemez 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesini değiştirdiği sonucuna varacağı yönünde bazı çevrelerin beklentisi ve talebi var. Aynı şekilde iktidarın da kaygısı bu...
9-2 SİNYAL Mİ?
İktidar kanadında kaygıyı besleyen kritik unsur dünkü oylamada çıkan sonuç. Dünkü oylamada iktidarın beklentisi raportörün önerdiği biçimde başvurunun reddedilmesiydi.
Ancak 11 üyeli Anayasa Mahkemesi’nde bu konuda yapılan oylamada 9 üye başvurunun kabulü, 2 üye ise reddi yönünde oy kullandı.
Bu durum iktidar için sürpriz değildi. Başvurunun kabul edilebileceği tahmin ediliyordu. Ancak red yönünde sadece iki oy çıkması bir ölçüde hayal kırıklığı yaratmış durumda. Eğer bu başvuru 6-5 gibi bir çoğunlukla kabul edilmiş olsaydı iktidar çok rahatlayacaktı. O zaman hiçbir risk kalmayacaktı. Çünkü anayasa değişikliğinin iptali en az 7 üyenin oyu ile gerçekleştirilebiliyor.
Peki şimdiki 9-2 bir gösterge mi? Yani bu sonuç anayasa değişikliğinin iptali sonucunu mu doğuracak?
Elbette hayır.
İptal kararını arzulayan muhalefet ve yüksek yargı çevreleri de, iktidar çevreleri de dünkü kararın açıklanmasından itibaren hangi üyelerin red oyu kullandığının tesbiti için yoğun bir kulis içine girdi.
Bu iki oy acaba Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün atadığı iki yeni üyeye mi ait? Eğer öyle ise, iktidar cephesinde şekil denetimine “evet” diyen iki üyenin daha iptale “hayır” diyeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
Bu durumda sonuç 7-4 olacak. Ancak nihai oylamada dengenin 6-5’e gelebileceği ve dolayısıyla 5 Temmuz günü iptal kararı çıkma olasılığının çok zayıflayacağı hesap ediliyor.
Tabii ki karşı tarafın hesabı da kendine göre... Yani 8-3 iptal gösteriyor.
Bunlar tabii şu anki kulis hesapları; herkesin kendine uygun biçimde evdeki hesabı.
“Şekilden esas”a girilir mi?
Haberin Devamı