Seçim kaygıları Erdoğan’ın önceliklerini değiştiriyor mu?

Kesinlikle seçim ekonomisi uygulanmayacak, popülizme sapılmayacak. Ekonominin gereği ne ise o yapılacak, mali disiplinden taviz verilmeyecek.”

Haberin Devamı

Kesinlikle seçim ekonomisi uygulanmayacak, popülizme sapılmayacak. Ekonominin gereği ne ise o yapılacak, mali disiplinden taviz verilmeyecek.”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da Devlet Bakanı Ali Babacan’ın da konu gündeme geldiğinde hemen her platformda verdikleri taahhüdün özeti buydu.

Hükümet, ekonomik programa sadık kalacak, ekonomiyi seçim kaygılarına feda etmeyecekti. Kuşkusuz ekonomik istikrar bakımından yürek ferahlatıcı bir taahhüttü bu.

Bunları taahhüt etmek iyi, hoş da iş uygulamaya geldiğinde siyasetçi zorlanıyor. Kaldı ki, çok partili dönemde hemen hiçbir siyasi iktidar, bu yöndeki taahhüdüne sadık kalabilmiş değil.

Ekonomi konusunda en hassas lider olan rahmetli Turgut Özal bile dayanamadı. Şu sözü hala hafızalardadır Özal’ın: “Seçimden önce zam yapacak kadar enayi miyiz?”

Şimdi bütün keskin ifadelerine karşın Erdoğan’da da dönüş belirtileri gözleniyor. Bunun son örneği enerji özelleştirmelerinin durdurulmasıdır.

Tabii ki özelleştirme ihalesi ilk defa erteleniyor değil Türkiye’de. Ama bu kez Başbakan’ın dile getirdiği gerekçe çarpıcı:

“Şimdi özelleştirirsek alanlar zam yaparlar, fatura bize çıkar. Onun için elektriği şimdi özelleştirmeyiz...”

Aslında bu durum, seçim kaygılarının ilk işareti değil. İlk işaret, Anayasa Mahkemesi’nce bazı maddeleri iptal edilen sosyal güvenlik reformunda görülmüştü. IMF ve Dünya Bankası ile yürütülen programların temel koşullarından biri olan ve bunun için Dünya Bankası’ndan 1 milyar dolar kredi kullanılan sosyal güvenlik reform yasası Meclis’ten geçtikten sonra hükümette telaş başladı.

Çünkü bu reform yasasının bazı maddeleri, toplumda çok fazla gürültü koparacaktı ve seçim yılında bu tepkiyi göze almakta zorlanıyordu AKP.

O nedenle de hükümet, emekli olduktan sonra serbest çalışanlardan asgari ücretin yüzde 33 tutarında sosyal güvenlik destek primi alınması başta olmak üzere yasanın bazı maddelerinin yürürlülüğünün en az bir yıl ertelenmesine ilişkin yeni bir yasal düzenleme hazırlığında iken Anayasa Mahkemesi imdada yetişti.

Şu anda yasanın yürürlüğü altı ay ertelenmiş durumda. Yani 1 Temmuz’a kadar hükümet yeni bir yasa çıkararak yola devam edecek.

Çıkaracak mı?

Belki tepki çeken ama reform için olmazsa olmaz koşul olan bazı hükümler sulandırılarak, seçmeni rahatsız etmeyecek bir düzenleme yapılacak, belki de altı aylık ikinci bir erteleme gelecek. Muhtemelen de ikinci erteleme olacak ve reform seçim sonrasına kalacak.

Bir diğer önemli seçim kaygısı işareti de Başbakan Erdoğan’ın söylem değişikliği. Örneğin, Irak’taki gelişmelerin artık AB ile ilişkilerin önünde olduğu yönündeki ifadeleri. “Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır” gibi çıkışlar. Önümüzdeki dönemde dozunun giderek artacağı anlaşılan milliyetçi bir söyleme doğru kayış...

Bütün bunlar seçim hazırlığı.

Ve görünen o ki, artık siyasetin de hükümetin de gündemi iki seçime endekslenmiş durumda; 16 Nisan’da başlayacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci ve en geç 4 Kasım’da yapılması gereken milletvekili genel seçimleri.

DİĞER YENİ YAZILAR