Seçim ittifakları başka bahara...

Gün geçtikçe biraz daha netleşiyor ki cumhurbaşkanlığı seçimi artık adeta AKP’nin kendi meselesi haline gelmiş durumda

Haberin Devamı

Gün geçtikçe biraz daha netleşiyor ki cumhurbaşkanlığı seçimi artık adeta AKP’nin kendi meselesi haline gelmiş durumda. Muhalefetin hedefi artık seçim. Meclis içindeki muhalefet de Meclis dışındaki partiler de cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP, daha doğrusu Başbakan Tayyip Erdoğan ne derse onun olacağını görüyorlar.

Cılız da olsa bazı uzlaşma çağrıları yapılıyor ama bunun olmayacağı çok belli. Uzlaşma AKP’nin içinde aranacak, AKP’de olacak.

O nedenle de muhalefet artık seçim hedefine kilitlenmiş durumda. CHP seçimlerde izlenecek stratejiyi belirliyor. Klasik devletçi sol söylemden çıkıp, daha liberal bir çizgide eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, makroekonomik çerçeve ve yeni sanayileşme stratejisine ilişkin program çalışmaları yapıyor CHP.

Bu arada tabii ki “solda birlik, seçim işbirliği ve ittifak” tartışmaları da yapılıyor ama görünen o ki, CHP bu tartışmalara, bu yöndeki önerilere kapalı.

Baykal diyor ki: “Güçlü olanın çatısı altında çalışalım, güçleri orada birleştirelim. Seçim yaklaştığında solda hangi partinin önde gittiği anlaşılır. Ben söz veriyorum gücümü önde giden partiye destek için harcayacağım. Partimin de oraya yönelmesi için elimden geleni yapacağım.”

Önde giden ve gideceği anlaşılan partinin hangisi olduğu belli aslında. Baykal da CHP dışındaki diğer sol parti ve oluşumların barajı geçme ihtimali dahi bulunmadığını gördüğü için bunu söylüyor. “Siz önde olsaydınız, ben CHP’yi bırakır size desteklerdim, CHP’li seçmenin de önde olan partiye oy vermesini sağlardım. Şimdi siz de aynısını yapın. Bırakın partilerinizi, CHP’de kenetlenin...” demeye getiriyor.

Tabii ki önümüzdeki birkaç ay neyi gösterecek, bunu şimdiden kestirmek güç. Ancak bugünkü ortamda diğer sol partilerin yönetim kadrolarının bu çağrıya olumlu yanıt vermeleri zayıf ihtimal. Ama seçmen tabanında farklı gelişmeler olabilir...

Özetle solda partilerarası ittifak, işbirliği ihtimali zayıf.

Yelpazenin sağında da çok güçlü bir işbirliği ihtimali gözükmüyor. BBP, GP ve SP gibi küçük partiler arasındaki arayışlar bir yana, en azından DYP’nin bu tür çağrılara kulağı kapalı. Mehmet Ağar da Deniz Baykal’dan farklı düşünmüyor.

Dün CNN Türk’teki “Parametre” programında konuğumuz olan Ağar, bu konuda tepede yapılacak çatı birleşmelerinin hiçbir işe yaramayacağını söyledi. Ağar’a göre de merkez sağdaki dağınıklığı tepede DYP - ANAP birleşmesi veya seçim işbirliği değil, tabanda seçmen giderecek.

O da baraj endişesi taşımıyor. Barajı rahat aşacağını, DYP’nin geçen seçimlerde kaybettiği kırsal kesim oylarını bu sefer büyük ölçüde yeniden bünyesinde toplayacağını, hatta büyük şehirlerde de ciddi oy patlaması gerçekleştirebileceğini umuyor. İttifak söylentilerini, ittifak arayışlarını AKP’ye “yenilemeyecek bir güç” imajı verdiği için doğru bulmadığını, oysa DYP’nin tek başına da AKP’yi devirebileceğini iddia ediyor. AKP’de ise seçime dönük olarak hiçbir endişe yok. Tek başına iktidarı garanti görüyor AKP kurmayları. Geçen dönem içinde bir miktar iktidar aşınması olsa da cumhurbaşkanlığı seçiminin de verdiği rüzgarla bu aşınmanın telafi edilebileceğini öngörüyor AKP’liler....

DİĞER YENİ YAZILAR