Savaş değil, noktasal imha...

Haberin Devamı

Suriye ile yaşanan gerilim geçen hafta itibariyle doruğa çıkmış durumda. Akçakale’ye düşen top mermisi ile 5 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hayatını kaybetmesi, 12 kişinin de yaralanması Ankara’da bardağı taşırdı.

Askeri karşılık anında verildi.

Bununla da yetinilmedi, devletin zirvesinde gerçekleştirilen üst üste toplantıların ardından hemen ertesi günü Türkiye Büyük Millet Meclisi, saat 10.00’da olağanüstü toplanarak, hükümete savaş yetkisi veren tezkereyi gizli oturumda görüşerek kabul etti.

Fakat ne verilen askeri karşılıklar ne de savaş tezkeresi, top mermilerinin sınırın bu tarafına düşmesini engelleyemedi.

Tezkere Türkiye bakımından olduğu kadar Suriye ve Esad yönetimi için de ciddi bir durumdu aslında. Yani Türkiye bu tezkere ile Esad’a “ayağını denk almazsan, bizim sınırlarımıza düşen top mermilerini savaş sebebi sayabilirim” mesajı vermişti.

Tezkere ve ardından yapılan en üst düzeydeki açıklamalar Suriye’nin bu mesajı iyi okuyup, pozisyonunu gözden geçirmesini gerektiriyordu.

Ankara’da yapılan yorum ve değerlendirmeler de Esad’ın bu mesajı alacağı yönündeydi. O yüzden de “bu bir savaş tezkeresi anlamı taşımıyor. Aksine savaşı önleyecek bir adım” deniyordu.

Yani şu bekleniyordu:

Esad yönetimi Türkiye sınırına yakın bölgelerde muhalif güçlerle çatışan birliklerini, mümkün olduğunca sınırın uzağında kalma konusunda uyaracak. Bundan böyle, değil Türkiye toplarkalarına, sınırın yakın bölgelerine dahi top mermisi düşmeyecekti. Hatta böylelikle bölgede öteden beri arzulanan güvenlik bölgesinin kendiliğinden oluşabileceği tahminleri vardı.

Fakat gelişmeler beklentinin tam aksi yönünde seyretmeye başladı. Tezkere geçtikten sonra neredeyse her gün birden fazla top veya havan mermisi düşüyor Türkiye topraklarına.

Bu durum elbette gerilimi yükseltiyor. Bugünden yarına olmasa da savaş riskini arttırıyor.

Şu ana kadarki gelişmelerin tek sevindirici tarafı, Türkiye topraklarına düşen top ve havan mermilerinden ölen veya yaralanan kimsenin olmaması.

Bunlar tabii ki karşılıksız bırakılmıyor. Türk Silahlı Kuvvvetleri, değişen angajman kuralları kapsamında Türkiye sınırları içerisine düşen her mermiye misliyle yanıt veriyor. Top veya havan atışının hangi noktadan yapıldığı anında saptanıyor ve yoğun bir atış gücü ile karşılık veriliyor, o nokta, o noktadaki topçu veya havan bataryası imha ediliyor.

Türkiye topraklarına düşen top mermileri konusunda kamuoyunda bazı spekülasyonlar da yayılıyor. Deniyor ki; “Rejim karşıtı savaşçı güçler Türkiye’yi savaşa çekmek için provokasyon yapıyor olabilir...”

Olabilir mi?

Dün konuştuğumuz yetkililere bunu sorduğumda yanıt şu oldu:

“Mantıken böyle bir şey olabilir. Muhalifler Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesini arzulayabilirler. İçerde bazı insanların zihinlerinden böyle senaryolar geçiyor olabilir. Ama gerçek öyle değil. Bu konuda çok titiz davranılıyor. Çok net istihbarat, gözlem ve saptamalar var. Türkiye sınırlarına düşen top mermilerini ateşleyen tarafın rejim güçleri olduğu konusunda en ufak bir tereddüt yok...”

Türkiye, bu konuda şimdilik noktasal imha vuruşlarının ötesine geçmiyor. Meydana gelen her olaydan sonra karşılık biraz daha ağırlaştırılıyor.

Esad yönetiminin girişebileceği bir çılgınlığa karşı da savaş tezkeresini elinde hazır tutuyor hükümet.

Türkiye için 15 Ekim günü İstanbul’a gelecek olan Devlet Başkanı Putin başkanlığındaki Rusya heyeti önemli.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun üç gün önce dillendirdiği Faruk El Şara başkanlığında bir geçiş hükümeti formülü muhtemelen alternatifli olarak Putin’le de görüşülecek. Esad’sız geçiş için Rusyu ile ortak bir çözüm noktasında uzlaşma aranacak.

Savaşsız çözümü sonuna kadar zorlayacak Türkiye...

DİĞER YENİ YAZILAR