Profesyonel orduya doğru...

Haberin Devamı

Türkiye’de yıllardan beri “profesyonel ordu” tartışması yapılıyor. “Geçilebilir mi geçilemez mi, ne zaman geçilebilir?” diye.

Eğirdir Dağ Komando Okulu’na düzenlenen basın turunun ardından dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un birlikte yaptıkları basın toplantısında bu tartışma büyük ölçüde noktalanmış oldu. Orgeneral Başbuğ, 2008 yılından itibaren İç Güvenlik Harekat Bölgesi’nde görevli altı komando tugayının profesyonelleştirileceğini açıkladı.

Bugün halihazırda subay-astsubay ve uzman erbaşlarının yanı sıra er ve asteğmenlerin de görev yaptığı bu komando tugayları 2009 yılından itibaren tümüyle profesyonellerden oluşacak, bu birliklere er ve yedek subay alınmayacak.

Böylelikle terör mücadelesi de artık tümüyle iyi yetişmiş, uzman profesyonellerin işi olacak.

Aslında bugün o bölgede terör mücadelesine sokulan asteğmen ve erlerin aldıkları eğitim, cesaret, yetenek ve kapasiteleri de kesinlikle küçümsenmemeli. Önceki gün ve dün Eğirdir’deki eğitim alanlarında izlediğimiz komando asteğmenler en az profesyoneller kadar iddialı.

Örneğin önceki gün tugayın subay gazinosundaki akşam yemeği sırasında karşılaştığımız Kerem ve Oktay asteğmenler...

Kerem, İstanbul’da Koç Lisesi’ni bitirdikten sonra yükseköğrenimini ABD’de tamamlamış, işletme ve girişimcilik eğitimi almış. “Bir süre daha ABD’de kalabilirdim ama asker olarak ülkeme hizmet etmek için hemen döndüm” diyor. Komando olmayı çok istemiş. Eğirdir’e geldiğinde 102 kiloymuş, üç aylık eğitimin sonunda 82 kiloya inmiş. Dönemin en başarılı ilk 15 komando yedek subay adayından biri. İlk 15’e girenler kuraya katılmıyorlar ve ödül olarak istedikleri birliğe örneğin Kıbrıs’a gidebiliyorlar. Ama Kerem, “Vatanıma daha yararlı hizmet edebileceğimi düşündüğüm bölücü terör mücadelesine katılmak için Şırnak’ı istedim” diyor.

Yakında Şırnak’taki birliği’ne katılacak.

Yozgatlı Oktay da öyle. O da eğitimini başarıyla tamamlamış, istediği birliği seçme ödülünü kazınmış ama terör mücadelesine katılma isteğiyle Yüksekova’yı istemiş.

Bazı gençler ve aileleri Güneydoğu’ya gitmemek için hatırlı kişiler aracılığıyla torpil aramaya çalışırken bazılarının arzusu da işte böyle...

Bu arzu ve özveri duygulandırıyor insanı ve akla “profesyonellerde de bu arzu olur mu?” sorusu geliyor. Ama bölgede görev yapan subay ve astsubayları düşününce soru kendiliğinden yanıtını buluyor.

Büyükanıt ve Başbuğ’un sınırötesi operasyon konusunda söyledikleri de son derece dikkat çekici. Orgeneral Büyükanıt, kendilerine verilecek olası bir sınırötesi direktifi konusunda görüşmelerin sürdüğünü ifade ediyor. Kara Kuvvetleri Komutanı Başbuğ ise siyasi karar alınır ve direktif verilirse bunun askeri hazırlığının çok kısa süreceğini belirtiyor. Yani “Biz hazırız” mesajı veriyor Başbuğ.

Başbuğ’un altını çizdiği bir başka nokta da bugüne kadar gerçekleştirilen 5 büyük sınırötesi harekat. Bütün bu harekatların yurtiçinde gerçekleştirilen kapsamlı harekatlarla paralel gerçekleştirilmiş olduğunu anlatıyor. Yani şimdi de içerde çok kapsamlı bir harekat yürütülüyor ama sınır ötesi ayağı eksik anlamı çıkarılabilir Başbuğ’un sözlerinden...

Komutanların dile getirdiği bir başka eksiklik de terörle mücadelenin askeri harekat dışındaki unsurlarının yeterince harekete geçirilemiyor olması. Ekonomik ve sosyal boyutun öteden beri ihmal ediliyor olması, psikolojik harekat konusunda üstünlüğün terör örgütüne geçmiş oluşu.

Bu eksikliklerin giderilmesi için Genelkurmay, Ecevit hükümeti döneminden beri yeni bir birim oluşturulmasını öneriyor. Ama hükümetleri bir türlü ikna edemiyor.

DİĞER YENİ YAZILAR