PKK’nın beli nasıl kırılacak?

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ciddi bir kulak rahatsızlığı geçiriyor. Rahatsızlık yeni değil, başlangıçta muhtemelen etkili bir tedavi için zaman ayrılabilseydi bu sıkıntıdan şimdiye çoktan kurtulmuş olacaktı.

Fakat Cumhurbaşkanı Gül, devlet işlerini aksatmamak için rahatsızlık her nüksettiğinde tedaviyi kısa kesti. Ve rahatsızlık kronikleşti. Şimdi doktorlar bir anlamda kontrolü ele almış durumda. Tedavi tamamlanıncaya kadar Cumhurbaşkanı, Hacattepe Hastanesi’nde tutuluyor.

Ancak, bu arada bölücü terör başta olmak üzere bazı konular, bazı toplantılar var ki o noktada doktorlar heyetinin otoritesi sıfırlanıyor.

Gül’ün çok önemsediği ve “Başkomutan” sıfatıyla bu yıl ilkini gerçekleştirmeyi planladığı 30 Ağustos resepsiyonu iptal edildi. Yarın yapılacak törenlere de katılamayacak Cumhurbaşkanı.

Ama ülkenin en yakıcı, en önemli gündemi olan terör ve Suriye ile ilgili görüşme ve toplantıları aksatmadı.

Önceki gün hastaneden Köşk’e gelerek Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’le iki saati aşkın bir toplantı yaptı. Dün de kritik Milli Güvenlik Kurulu toplantısına başkanlık etti.

Normal günlerden geçiyor olsaydık, normal bir MGK toplantısı olsaydı muhtemelen hem önceki günkü görüşme hem de dünkü MGK ertelenebilirdi. Ama Türkiye her anlamda kritik bir süreçten geçiyor.

Suriye ile ilgili gelişmeler son derece hassas bir noktada. Cumhurbaşkanı Gül bu konudaki gelişmelerin her adımında bilgi alıyor.

Daha da önemlisi bölücü terör...

Zaten dünkü kritik MGK’nın temel gündemini de bu iki temel konu oluşturuyordu.

Evet PKK terörü ile mücadele konusunda Türkiye önemli bir süreç yaşıyor. Bu süreçte elbette güvenlik plotikaları, temel strateji sil baştan değiştiriliyor değil. Mücadele bugüne kadar olduğu gibi yine devletin tüm güvenlik ve istihbarat birimleriyle tam bir koordinasyon ve kararlılık içinde sürdürülecek.

Sorun, beli kırıldı kırılacak denilen terörün ne zaman ve nasıl minimize edilebileceğinde...

Tabii ki bu arada Kürt sorunu ile terör ve PKK sorununun birbirine karıştırılmamasında.

İster istemez karışıyor, iç içe geçebiliyor. Demokratikleşme yönünde atılması planlanan pek çok adım terör ortamında ertelenmek durumunda kalıyor.

Bundan yaklaşık bir yıl önce, devletin en üst makamından dinlemiştik ama “yazılmamak” kaydıyla.

PKK terörünün tırmanış gösterdiği yaz aylarında hükümetin politıkasında sert bir dönüş gözlenmişti geçen yıl. Başbakan’ın üslubu sertleşmiş, güvenlikçi söylem ve politikalar ön plana çıkmıştı.

O yüzden şunu sormuştuk:

“Demokratik açılım deniyordu, anaların göz yaşı dinsin isteniyordu. Bunun için terör örgütünün yöneticileri ile üst düzey devlet görevlileri müzakere masasına dahi oturmuşlardı. Şimdi birden sanki 90’lı yıllara dönülüyor. Açılım sonuç vermediği için mi?”

“Hayır” yanıtını almıştık.

Durum şu şekilde açıklanmıştı o gün:

“Terör örgütü ve sivil, legal uzantıları, açılımı, demokratikleşme adımlarını çok yanlış değerlendirdiler. Çok şımardılar. Terörü tırmandırarak, kamu düzenini bozarak devleti dize getirebilecekleri zehabına kapıldılar. Çok şımardılar. Devletin elinin gerektiğinde çok ağır olabileceğini görmeleri lazım. Şimdi terör örgütüne yönelik çok sert bir cezalandırma uygulanıyor. Örgütün beli kırılacak. Ondan sonra tabii ki demokratikleşme ve Kürt sorununun kalıcı biçimde çözümü yönünde adımlar siyasi partilerimizin ve toplumumuzun azami mutabakatıyla hayata geçirilecek.”

Bugün gelinen nokta mı?

Değişen pek bir şey yok. Hala aynı noktadayız.

Önce terör örgütünün beli kırılacak, ardından demokratikleşme ve Kürt sorununun kalıcı çözümü...

DİĞER YENİ YAZILAR