PKK’lılar nasıl serbest kaldı?

Haberin Devamı

Hükümetin yürüttüğü demokratik açılım sürecinin en kritik virajı önceki gün ve dün Habur’da geçildi.

PKK’nın talimatıyla silah bırakıp sınıra gelen 8 PKK’lı ilk sorgularından sonra serbest bırakıldı.

Tabii ki muhalefet başta olmak üzere bazı kesimleri son derece rahatsız eden görüntüler de yaşandı Habur’da. Sürecin bu aşaması hem siyasi, toplumsal ve psikolojik açıdan zordu, hem de hukuki açıdan.

Hukuki zorluğu, silah bırakıp sınırdan giren militanların “etkin pişmanlık hükmünden yararlanmak istemiyoruz” biçimindeki beyanları ve DTP yönetiminin de buna destek olmasından kaynaklanıyordu.

Türk Ceza Yasası’nın 221. maddesinde düzenlenen “etkin pişmanlık” hükmünden yararlanmak istemeyen, “Biz pişman değiliz, barış elçileriyiz” diyenler nasıl serbest bırakılacaklardı?

Dün bu konuda ciddi sıkıntılar yaşandı. Çünkü sözkonusu pişmanlık hükmünden yararlanmak istemeyen militanların en azından bölücü örgüt üyeliğinden yargılanması ve tutuklanmaları gerekiyordu. Bu da bütün süreci dinamitleyip çok ciddi gelişmelere neden olabilirdi.

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, hükümete “hukukun, ceza yasasındaki hükümlerin siyaseten yorumlanarak bir çözüm bulunmasını” önerdi.

Yani yasası olmayan, idari af...

Böyle bir uygulama elbette mümkün değil. Ama sonuçta dün itibariyle bir formül bulunduğu anlaşılıyor ki teslim olan militanlar ilk sorgunun ardından serbest kaldılar.

Bu konuda gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ile Rixos otelde kahvaltılı bir sohbet toplantısı düzenleyen İçişleri Bakanı Beşir Atalay, “Bu konuda uygulanan mevzuat 221. maddedir (etkin pişmanlık). Ama buradaki durumu tam olarak bilmiyorum, o yargının işi” dedi.

Yargı da muhtemelen o hükmü uyguladı; ya PKK’lılar etkin pişmanlığı kabul ettiler veya yargıç “etkin pişman olmuşlardır” kanaati ile bu hükmü uyguladı.

Sonuçta İçişleri Bakanı Atalay’ın deyimiyle “eve dönüşlerin” yolu dün itibariyle açılmış oldu.

Açılım süreciyle ilgili planlarında dünkü gelişlerin hesabının bulunduğunu da hatırlatan Atalay, önümüzdeki günlerde küçük gruplar halinde 100 - 150 PKK’lının daha sınıra geleceğini beklediklerini söyledi.

Süreçle ilgili hedef ve amaçlarını, “Terörsüz Türkiye... Demokratik standartların yükseldiği Türkiye” diye özetleyen Atalay, başta DTP olmak üzere herkese sağduyu çağrısı yaptıktan sonra şunları ekledi:

“Silah bırakılmadıkça, terör son bulmadıkça, şiddet oldukça demokratik açılım dediğimiz süreçler zorluk çeker, sıkıntı çeker. Terör daima özgürlükleri olumsuz yönde etkiler. Bunlar birbirinin adeta düşmanıdır...”

Evet, şu veya bu formülle PKK’lılar 12 - 13 saatlik sorgunun ardından serbest kaldılar. Zafer işareti yaparak mağrur birer kahraman gibi sınırdan geçen militanlar serbest kaldıktan sonra da toplanan onbinlerce DTP’liyi DTP seçim otobüsünün üzerinden selamladılar.

Televizyonlardan naklen yayınlanan bu görüntülerin hükümeti de Türkiye’nin büyük bölümünü de rahatsız ettiğine hiç kuşku yok.

Beşir Atalay’ın sağduyu çağrısı da bu nedenle aslında; bu tür gösterilerin de, buna karşı gösterilebilecek tepkilerin de abartılmaması, bu yüzden sürecin zarar görmemesi için.

Bu görüntülerin, bu gelişmelerin tepki doğurması kaçınılmaz. Mesele, DTP ve PKK’lıların kutlamalarının da, doğan tepkilerin de dozunda tutulabilmesi, yönetilebilmesi. Bu kutlama ve tepkiler dozunda tutulabilirse PKK’lıların eve dönüş süreci hızlanabilir. Hükümet de demokratik açılım konusunda çok uygun bir zemin bulabilir.

Bulunacak bu zeminde de hukukun daha fazla eğilip bükülmemesi, yargıçların zorlanmaması için belki de bir af veya af benzeri düzenleme yararlı olabilir. Ama acaba hükümet bunu göze alabilir mi?

DİĞER YENİ YAZILAR