Hükümet açılım tartışmalarında tam anlamıyla çapraz ateş altında kalmış durumda.
Bir yanda PKK süreci dinamitlemek, hükümeti açığa düşürmek için bütün olanaklarını seferber ediyor, diğer yanda da CHP ve MHP’nin muhalefeti giderek sertleşiyor...
Özellikle son günlerde Güneydoğu başta olmak üzere bazı şehirlerde PKK’lıların yürüttüğü yaygın gösteriler iktidar partisindeki sıkıntıyı arttırıyor.
Şimdi hesapta olmayan birtakım gelişmeler yaşanmaya başlıyor. Açılım sürecinin önündeki serseri mayınlar patlamaya başlıyor.
İşin başında hükümet muhtemelen, ABD’nin PKK terörüne karşı aldığı tavır ve Iraklı Kürt lider Mesut Barzani’nin tutum değişikliğinden umutlandı.
Bu umutla ve uygun dış konjonktürün etkisi de hesap edilerek Anayasa değişikliğine dahi ihtiyaç duyulmadan gerçekleştirilecek basit birtakım demokratikleşme adımları ile Kürtlerin mutlu edilebileceğini, dış basıncın etkisiyle de bunalan PKK’lıların da silah bırakabileceğini umuyordu.
Belki de sırf o nedenle, 19-20 Ekim günü yaşananlara göz yumuldu. Ilımlı bir atmosfer yaratabilmek uğruna hukuk ve yargının bir miktar eğilip bükülmesinde beis görülmedi.
Ancak son günlerde gerek DTP’nin sert çıkışları gerekse de PKK’dan gelen açıklamalar, büyük şehirlerde yaşanan eylemler hükümeti ciddi biçimde zorluyor.
O nedenle hükümetin bundan sonra kolayca atabileceği bir takım adımlarda bile tereddüte düşmesi kaçınılmaz olacak.
Bir yandan PKK sözcüleri, (Kandil’den gelen ve pişmanlık yasası kapsamında serbest bırakılan PKK’lılar da dahil) açılım konusunda her gün yeni şartlar sıralıyorlar.
Birinci koşul da Kürtçe’nin eğitim dili olarak kabulü. Bu hem DTP’nin hem de PKK’nın olmazsa olmaz koşulu.
Diğer koşullar da şu şekilde özetlenebilir:
- Demokratik özerklik. Başlangıçta yerel yönetimlerin yetkilerinin arttırılması, eğitim ve sağlık hizmetlerinin, bir kısım vergilerin belediyelere bırakılması bu bakımdan yeterli gözüküyor.
- Açılım sürecinde PKK’nın da taraf olarak muhatap alınması,
- Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarının iyileştirilmesi,
- Genel af çıkarılması ve Abdullah Öcalan’ın da bu kapsamda serbest bırakılması...
Bu taleplerin yerine getirilebilmesi mümkün mü?
Değil...
O yüzden açılım konusunda başlangıçta en azından DTP’nin desteğini almış gibi gözüken hükümet şimdi bu destekten de mahrum.
Buna rağmen, çabalar sürdürülüyor. En önemli beklenti de Mahmur Kampı’ndaki sivillerin ülkeye dönüşünün sağlanması. Ve PKK’daki çözülmenin hızlanması...
Ancak PKK da muhtemelen hükümetin bu beklentisini boşa çıkarmak için Mahmur’dan dönüşleri engellemeye çalışacak.
Bu konuda Barzani yönetiminin tutumu önemli. Hem Mahmur kampında yaşayanların ülkeye dönüşü hem de PKK’daki çözülmenin hızlanması Barzani yönetiminin işbirliği ve etkinliğine bağlı.
PKK açılım sürecini dinamitliyor...
Haberin Devamı