Partiler tamam vekiller eksik...

Haberin Devamı

Tıpkı ağa ile kahyanın hikayesinde olduğu gibi CHP’nin yemin boykotunun ardından 1 Ekim’de BDP’nin Meclis boykotu da sona eriyor.

11 Haziran seçimlerinde oluşan yeni parlamento 1 Ekim Cumartesi günü nihayet bütün siyasi partilerin katılımıyla toplanabilecek.

Ama hala bir eksiği olacak.

Meclis’e bütün partiler katılacak ama ne yazık ki parlamento 8 eksikle toplanacak. Çünkü 5’i BDP’li, 2’si CHP’li ve 1’i de MHP’li olmak üzere toplam 8 milletvekili cezaevlerinde tutuklu oldukları için Genel Kurul’a katılamayacak.

Bu Türkiye’de ilk kez oluyor. İlk kez bu dönemde “özel yetkili” mahkemelerin yargıçları toplumun büyük bölümünün beklentisinin aksine tutuklu milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılabilmelerine izin vermiyor. Klasik, bilinen gerekçeyle... Yani, “delilleri karartma ve kaçma şüphesi” ile.

Aslında örneğin CHP Milletvekili Mustafa Balbay 938 gündür Silivri cezaevinde tutuluyor (214 günden beri de tek başına hücrede). Acaba bugüne kadar polisin, savcının toplayamadığı hangi delili karartacak Balbay? Soru, aynı şekilde Mehmet Haberal veya diğer tutuklu milletvekilleri için de kuşkusuz geçerli.

Mahkemelerin inatla direnmesini anlayabilmek mümkün değil. Tabii zayıf da olsa bir ihtimal var. Yarın yapılacak olan Ergenekon duruşması. Mahkeme heyeti yarın acaba kararını yeniden gözden geçirme ihtiyacı duyar mı?

Eğer Silivri’den yarın olumlu bir karar çıkarsa orada tutuklu milletvekilleri salıverilirse, bu karar Diyarbakır’ı da etkiler. Belki Diyarbakır’daki özel yetkili mahkeme de KCK davasından tutuklu BDP’li vekilleri Meclis’e gönderebilir.

Zayıf da olsa böyle bir ihtimal var.

Ve eğer bu ihtimal gerçekleşirse toplumsal gerilimi düşürür, siyasette ihtiyaç duyulan yumuşama dönemine katkı sağlayabilir.

Bu yönde ortaya çıkabilecek olumlu bir gelişme, büyük umut bağlanan anayasa değişikliği çalışmalarını etkileyebilir.

İktidar partisi anayasa değişikliği için iki gündür muhalefet turunda. Dün MHP ile görüştüler, bugün de CHP ile görüşecekler. Belki yarın veya 1 Ekim’den sonra BDP ile de görüşecekler.

Bu görüşmeler elbette sorunsuz geçiyor. Çünkü henüz işin esasına girilmiyor. Sadece temenniler paylaşılıyor.

Ama uzlaşma komisyonu oluşup işin esasına girildiğinde ne olacak?

O noktada da beklenti iyimser. İşin yüzde 90 - 95’inde sorun çıkmayacağı bekleniyor.

Zaten kritik olan anayasadaki o yüzde 5 veya 10’luk bölüm. Daha da önemlisi anayasanın değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyen maddelerine dokunmadan BDP’nin taleplerinin nasıl karşılanacağı önemli. “Tek millet” esası bozulmadan Kürt tarifinin nasıl yapılacağı. Anadilde eğitim talebinin nasıl karşılanacağı, üniter yapıya aykırı olmayacak bir özerklik tanımının yapılıp yapılamayacağı önem kazanıyor.

Ki bunlar BDP ile ilgili olan kısım. Bir de iktidarla muhalefetin tümü arasında sorun olmaya aday yargı ve yüksek yargı konusu var. Bir yıl önce yapılan anayasa değişikliği ile “reform” adı altında yeniden düzenlenen yargı ve yüksek yargı bu çalışmalarda partilerarası uzlaşmayı dinamitlemeye aday konuların başında geliyor.

Acaba bir formül bulunabilecek mi?

DİĞER YENİ YAZILAR