Paket yüzde 20’yi aşan işsizliğe çare olur mu?

Haberin Devamı

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından ekonomiyle ilgili açıklanan her veri bir öncekinden kötü çıkıyor. Krizin gün geçtikçe derinleşmekte olduğuna Başbakan ve ekonomiden sorumlu bakanlar inanmasalar da devletin resmi istatistik kurumunun rakamları “inanın, durum gün geçtikçe kötüye gidiyor” mesajı veriyor.

Aslında artık nihayet Başbakan da önlem alınmasının gereğini görüyor, bazı önlemler için kerhen de olsa düğmeye basıyor. Ancak alınan bu önlemler, örneğin önceki gün ve dün Resmi Gazete’de yayınlanan yeni önlem kararları ekonomideki çöküşü önlemeye, işsizlikteki rekor artışı durdurmaya çare olacak mı?

Ne yazık ki olmayacak.

TÜİK’in dün açıkladığı Aralık ayı istihdam verileri Türkiye’nin tarihinin en ağır işsizlik sorunuyla karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Ne 2001 krizinde ne de öncesinde Türkiye bu boyutta bir işsizlik faciasıyla karşı karşıya gelmemişti. İş bulma umudunu kaybettikleri için işgücü piyasasının dışına çıkanlar da hesaba katıldığında bugün Türkiye’deki toplam işsiz sayısı 5 milyon 572 kişi, yani geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 21,2. Bu oran geçen yıl yüzde 17 idi. Genç nüfustaki işsizlik oranı daha da ürkütücü; yüzde 25,7.

Alınan önlemlerin olumlu etki yaratabileceğine hiç kuşku yok. Ama, sanayinin duran çarklarını döndürmeye, çığ gibi büyüyen işsizliği hafifletmeye yeterli olup olmadığı tartışmalı.

Ayrıca bu önlemler bugün mü alınmalıydı? İş dünyası , ekonomi çevreleri, 2008’in Eylül, Ekim aylarından beri “önlem alın, IMF ile anlaşın” diye feryat ediyor.

Bu son pakette yer alan önlemler TÜSİAD’ın, Odalar Birliği’nin aylar öncesinde hükümete ilettiği önerilerde yer alıyordu. Ki o öneriler daha kapsamlı, daha etkili önlemlerdi. Fakat o günlerde Başbakan bu önerileri elinin tersiyle ittiği gibi, öneri yapanları da “kriz tellallığı” yapmakla suçluyordu.

Özetle hükümetin aldığı önlem kararları, yerinde ama geç kalınmış kararlar. Geç kalındığı için de umulan olumlu etkiyi sağlayamama riski yüksek.

Otomobil, beyaz eşya ve elektronikte vergi oranlarının aşağı çekilmesi belki bu ürünlere olan talebi bir miktar yükseltebilir. Ancak daralan iç talebin önünü açmaya, aşamalı biçimde iç talebi canlandırmaya yetmez.

Bunun için çalışanların, geniş tüketici kitlelerinin geleceğe dönük güvenlerinin yükselmesi, hükümetin ekonomi politikalarının inandırıcılık katsayısının artması gerekiyor.

Fakat bugün hükümetin Türk ekonomisinin bugün yaşamakta olduğu sorun ve darboğazların nedenleri doğru analiz edip ona yönelik önlemler aldığına yönelik olarak iş dünyası ve genel kamuoyunda kuvvetli bir inancın olduğunu söylemek de bir hayli güç.

Oysa bu tür ekonomiyi canlandırma paketlerinin olumlu sonuç verebilmesinin ilk koşulu güven; hükümete ve hükümetin ortaya koyduğu ekonomik programa duyulan güven ve inanç...

Ne yazık ki açıklanan paket, güven sorununu ortadan kaldırmaya yetmiyor.

DİĞER YENİ YAZILAR