Ordu içinde cunta mı var?

Haberin Devamı

Albay Dursun Çiçek’in tutuklanmasıyla, irtica belgesi tartışmaları asker- sivil gerilimi bambaşka bir aşamaya gelmiş bulunuyor.

Genelkurmay Askeri Savcılığı, Ergenekon savcıları ile görüşmüş, ellerindeki bilgi ve belgeyi incelemiş, Genelkurmay Karargahı’nda gerekli inceleme ve çalışmaları yapmış, Albay Dursun Çiçek’i sorgulamış ve “kovuşturmaya gerek olmadığına” karar vermişti.

Bu karar üzerine Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ da bir basın toplantısı düzenleyerek sözkonusu belgenin düzmece olduğunu, Albay Çiçek’in “mevcut deliller çerçevesinde masumiyetine” inandığını belirtmişti.

Başbuğ ayrıca, TSK’nın demokrasiye, hukuka bağlı bir kurum olduğunu, demokrasi ve hukuk dışı davranış içine giren personelin kesinlikle barındırılmayacağını söylemişti.

Orgeneral Başbuğ, TSK içinde darbe yanlısı, niyetlisi unsurlar bulunmadığına o kadar emindi ki, buna herkesin inanmasını istemişti o gün. Fakat Başbakan Erdoğan inanmadı. Aynı gün Brüksel’de yaptığı değerlendirmede, Orgeneral Başbuğ’un “kağıt parçası” diye nitelediği belgeyi sivil yargının da incelemesi gerektiğinin altını çizdi.

Ve dün itibariyle Başbakan haklı çıktı.

Çünkü, bir tür darbe soruşturması, yargılaması biçiminde devam eden Ergenekon sürecinde önceki gün gece yarısı itibariyle çok önemli bir aşamaya gelindi.

Bu süreçte bugüne kadar aralarında emekli generallerin de bulunduğu çok sayıda emekli asker, hatta bazı muvazzaf subaylar da tutuklanmıştı. Ancak önceki gün geceyarısı tutuklanan Dursun Çiçek’in görevi çok kritik. Adeta Genelkurmay’ın kalbinde görev yapıyor Albay Çiçek.

Çiçek’i Genelkurmay Askeri Savcılığı “masum” bulmuş, Genelkurmay Başkanı da herkesin askeri yargıya güvenmesi gerektiğini söylemişti.

Fakat aynı albay şimdi darbeci örgüte üye olma suçlaması ile tutuklanmış durumda.

O basın toplantısında, askeri okullarda öğrendiği “Akıllı insanlar her şeyin farkına varır, akılsız insan ise her konuda fikir söyler” veciz ifadesini yineleyen Orgeneral Başbuğ acaba karargahında olup biten her şeyin farkına varamamış olabilir mi?

Buna ihtimal vermek güç.

Ama ortada garip, çelişkili bir durum var.

Eğer, askeri savcılığın soruşturması ve vardığı hüküm dikkate alınacak olursa, Ergenekon Savcılığı ve yedek hakimlik Orgeneral Başbuğ’un sözünü ettiği TSK’ya karşı “asimetrik psikolojik savaş” yürüten örgütün parçası mı? Aynı şekilde Ergenekon sürecinde varılan sonuç dikkate alınırsa o zaman da TSK içinde darbe heveslisi bir cunta var ve bu cunta korunup kollanmaya mı çalışılıyor?

Elbette bu iki ihtimal de sözkonusu olamaz. Ama bir üçüncü ihtimal olabilir. Şöyle ki:

Ergenekon savcıları Albay Dursun Çiçek’le ilgili bütün bulguları askeri savcılarla paylaşmadılar. Ellerinde belgeyi destekleyen kuvvetli bazı yan deliller, Ergenekon denilen yapı ile bağı konusunda kuvvetli bulgular ve istihbari bilgiler vardı. Onlara dayanarak tutuklama talebinde bulundular ve hakim talebi yerinde bularak tutuklama kararı verdi.

Belki de Pazartesi günü yaptıkları görüşmede Başbakan Erdoğan, MİT’ten kendisine gelen bazı bilgi ve belgeleri Başbuğ’a anlattı. O yüzden MİT Müsteşarı Genelkurmay Başkanı Başbuğ’u ziyaret ederek Albay Çiçek ve -eğer varsa- bu işe karışan diğer personelle ilgili istihbarat raporlarını verdi.

Akla en mantıklı gelen sonuç bu. Aksi halde bu ortamda sivil yargı ile askeri yargı arasında bir inatlaşma, hesaplaşma olacağı akla mantığa uygun gelmiyor.

NOT: Albay Dursun Çiçek, avukatının itirazının bir üst mahkeme tarafından kabul edilmesi nedeniyle tutuksuz yargılanmak üzere dün akşam saatlerinde tahliye edildi.

DİĞER YENİ YAZILAR