Önemli olan müzakerenin nasıl yürütüleceği?

Haberin Devamı

Kamuoyu ve siyaset dünyası, dünkü gazete manşetlerini süsleyen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın terörle ilgili sözlerini tartışıyor.

“Siyasi ayakla müzakere, terör örgütüyle mücadele” diyor Başbakan.

“Siyasi ayak” dediği BDP veya DTK (Demokratik Toplum kongresi) olsa gerek.

Terör örgütü de PKK...

Aslında “terör örgütüyle mücadele sürecek” sözü pek bir anlam taşımıyor. Bu mücadeleyi çeyrek asırdan fazla bir süreden beri zaten yürütüyor Türkiye.

Gelinen nokta ise ortada...

Yıllardır sürdürülen bu mücadelede Türkiye binlerce şehit verdi, binlerce vatandaşı teröre kurban gitti. Bu arada 30 binin üstünde terör örgütü militanı etkisiz hale getirildi. Yani öldürüldü. Ama terör durmadı; kan dökmeye can almaya devam ediyor PKK terörü. Hem de giderek tırmanıyor.

Demek ki ya stratejide ya da uygulanan yöntemde bir eksiklik, yanlışlık var.

Şimdi sürdürülecek olan bu mücadelede strateji değişikliği mi olacak, yöntem mi değişecek, belli değil.

Başbakan Erdoğan’ın, bazı bakanların ve iktidar sözcülerinin ifadelerinden çıkan şonuç şu:

Tırmanan teröre karşı çok sert bir cevap verilecek. Ülke içindeki terör yuvalarına karşı etkili temizlik operasyonları düzenlenecek. Gerekirse (muhtemelen önümüzdeki bir iki ay içinde) Kuzey Irak’a yönelik olarak kapsamlı bir kara harekatı düzenlenecek.

Ardından veya buna paralel olarak da Başbakan Erdoğan’ın Washington dönüşü belirttiği önemli aşamaya geçilecek. Yani “siyasi ayakla müzakere”ye...

Başbakan’ın “siyasi ayak”tan kastı BDP olduğuna göre, demek ki önümüzdeki süreçte bir yandan teröre karşı askeri operasyonlar yoğunlaştırılırken diğer yandan da BDP ile yaratılacak bir görüşme ve müzakere zemininde akan kanın nasıl durdurulabileceği konuşulacak.

BDP boykotu bitiriyor

Tabii ki bu görüşme zemininin oluşabilmesi için önce BDP’nin boykotu bitirip Meclis’e gelmesi, yemin edip genel kurul çalışmalarına başlayabilmesi gerekiyor.

Ki, BDP de artık boykotu bitirme noktasına gelmiş durumda. Ama onurlu bir dönüş için BDP, iktidarın en azından ifade özgürlüğünün önündeki bazı engellerin kaldırılması, Terörle Mücadelesi Yasası’nın bazı maddelerinde değişiklik yapılması yönünde bir taahhütte bulunmasını bekliyor.

AKP dönüş için CHP’ye yaptığı gibi BDP’ye el uzatacak mı uzatmayacak mı önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak.

Ancak bugünkü havaya bakıldığında BDP her halükârda Meclis’e dönecek, yemin edecek. 1 Ekim’de veya olmazsa 4 veya 5 Ekim’de.

İşte o aşamadan sonra “siyasi ayakla müzakere” önem kazanacak.

TBMM’nin 1 Ekim’de başlayacak olan yeni yasama döneminde bir numaralı gündem anayasa olacak gibi gözüküyor ama anayasa hazırlıklarının da önüne geçecek olan asıl olay BDP ile yürütülecek müzakereler olabilir.

Eğer uygun zemin hazırlanıp başlatılabilirse bu müzakerelerin esası Türkiye’nin 30 yıla yakın zamandır uğraştığı terör belasından kurtulabilmesinin yolunu açacak.

Artık iç içe olduğu genel kabul gören Kürt meselesi ve terör sorunu bütün yönleriyle ele alınacak.

Kürt meselesinin çözümüne dönük olarak bugüne kadar yapılanlara ek olarak ne gibi yeni adımlar atılabileceği; Türkiye’nin nasıl bir özerkliği kabul edebileceği, anadilde eğitime nasıl bir formül bulunabileceği, bu müzakerelerin can alıcı gündem maddelerini oluşturacak.

Tabii ki bu arada önce silahların susması, ardından da terör örgütünün silah bırakması ve hatta af konusu da gündeme gelebilir.

Yeter ki müzakere süreci açılabilsin. Terör örgütü yöneticileri ile doğrudan yapılan gizli görüşmelerin açamadığı barış ve kardeşlik kapısını bu görüşmeler açabilir. Ama bugünden yarına değil. Zaten bütün taraflar biliyor ki bu son derece zorlu, riskli ve çetrefil bir süreç...

DİĞER YENİ YAZILAR