Onbirinci Cumhurbaşkanı’nı kim seçecek?

Son günlerde anlık gelişmelere göre taktik geliştirmeye, durumu kurtarmaya çalışıyor AKP, ama siyasal gelişmeleri kontrol altına alabildiğini söyleyebilmek güç. Tam bir savrulma hali yaşanıyor şu anda

Haberin Devamı

Başbakan Tayyip Erdoğan üç hafta öncesine kadar Meclis’teki üçte ikiye yakın çoğunluğuna, iktidar olmanın verdiği avantajlara güvenerek “Her şey bizim istediğimiz gibi olacak” diyordu.

Ama her şeyin sayılardan ibaret olmadığı son on günlük süreçte net biçimde ortaya çıktı.

Yine Erdoğan, cumhurbaşkanı adayını açıklamaktan ısrarla kaçınıp muhalefete yüklenirken, “Bizim de kendimize göre taktiklerimiz, stratejimiz var” diyordu.

Sağlıklı bir strateji olmadığı, var idiyse de ilk darbede çöktüğü anlaşılıyor.

İktidar partisinin şu anda uygulamaya çalıştığı yöntemlerin de akılcı, planlı bir taktik manevralar zinciri olduğunu söyleyebilmek çok güç.

Son günlerde anlık gelişmelere göre taktik geliştirmeye, durumu kurtarmaya çalışıyor AKP, ama siyasal gelişmeleri kontrol altına alabildiğini söyleyebilmek güç. Tam bir savrulma hali yaşanıyor şu anda.

352 milletvekiliyle Meclis’te ezici bir üstünlüğe sahip olan AKP grubunda da tam bir moral bozukluğu hakim. Çünkü kısa süre öncesine kadar kendine güvenli, emin adımlarla hedefe ilerleyen iktidar partisi ilk defa bocalamaya başlamış durumda.

Ortaya konan temel hedefler konusunda tam bir hayal kırıklığı yaşanıyor:

Parlamento AKP grubundan bir cumhurbaşkanı seçemedi ve Anayasa gereği erken seçime gidiyor.

Üstelik de hayal kırıklığını oya dönüştürme kaygısıyla parlamento şimdi rejimle ilgili çok daha temel işler yapmaya çalışıyor.

Başbakan Erdoğan’ın direktifiyle geçen hafta iki ayrı Anayasa paketi gündeme getirildi. Birincisi seçilme yaşını 25’e indiren hükmün bu seçimlerde uygulanmasına ilişkindi. Bu Anayasa değişikliğinin ilk oylaması geçen hafta yapıldı ve muhalefetin de desteği ile kabul edildi. Ancak şimdi AKP bu düzenlemeden vazgeçme eğilimi içinde. Seçim süreci başladığı için yarın hukuki sorun çıkabileceğinden endişe ediliyor.

Bundan çok daha önemlisi ise parlamenter sistemin temeliyle ilgili bir başka kritik anayasa değişikliği; cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmesi. Geçen 4.5 yılda enine boyuna tartışılmamış, ne getirip ne götüreceği netleştirilmemiş bu son derece kritik Anayasa değişikliği sürpriz bir şekilde adeta intikam duygularıyla, Abdullah Gül’e oy vermeyen muhalefeti sıkıştırmak amacıyla Meclis gündemine getirildi.

Teklif ilk gündeme geldiğinde AKP görünüşte ısrarlı gibiydi ama bazı etkili kurmaylar, “nasıl olsa muhalefet destek vermez, 367 bulunamaz kadük olur” diyorlardı.

Fakat dün ortaya çıktı ki Erkan Mumcu liderliğindeki ANAP Grubu teklife tam destek veriyor.

İşte bu durum AKP’nin hiç beklemediği bir gelişmeydi. AKP’nin amacı sistem değişikliği değil, buna karşı çıkacak olan muhalefeti halka şikayet etmekti. Hem sadece muhalefeti değil, Cumhurbaşkanı’nı da, Anayasa Mahkemesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni de “sizin oyunuza güvenmiyorlar, onun için bizi engelliyorlar” diye seçmene şikayet edip daha güçlü destek isteyecekti AKP.

Ama ANAP’ın tam desteği hesapları karıştırmış durumda.

Şimdi ne olacak?

İki gün sonra yapılacak ikinci tur askıya mı alınacak, yoksa Cumhurbaşkanı Sezer’in vetosuna mı bel bağlanacak?

11. Cumhurbaşkanını seçimden sonra oluşacak yeni parlamento mu seçecek, yoksa bu anayasa değişikliği çok zor görünse de o zamana kadar yürürlüğe girecek ve halk mı seçecek?

Türkiye ne gibi yeni sorunlarla karşılaşacak?

Hiçbiri şimdilik belli değil. Çünkü Ankara’da siyaset rüzgara göre yön değiştiriyor...

DİĞER YENİ YAZILAR