Olağandışılığın olağanlaşması...

Haberin Devamı

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ ile 2 saat baş başa görüşmesi, rutin, olağan bir durum mu?

Genelkurmay Başkanlığı’na ataması yapılmadan kısa bir süre önce Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile de baş başa uzunca bir görüşme yapmıştı Başbakan Erdoğan. Ama o da olağan değildi. Önceki günkü Orgeneral Başbuğ görüşmesi de...

Tıpkı geçen yıl 27 ve 28 Nisan bildirilerinin ardından Erdoğan’ın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt’la yaptığı ve içeriği sır olarak tutulan Dolmabahçe görüşmesinin olağan olmadığı gibi...Aslında AKP hükümetleri ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasındaki ilişkileri, ilk günlerden, AKP’nin iktidar olduğu 2002 sonlarından bu yana olağan, demokrasilerde olması gereken ilişki diye tanımlayabilmek güç.

İki taraf da birbirine karşı mesafeli durdu, hep kuşkuyla baktı. Hiçbir zaman yüzde yüz güven duygusu hakim olmadı, hükümette de askerde de. Ama öte yandan bu nedenle devlet işlerinin aksadığı da söylenemez. Aksine terörle mücadele kapsamında en kritik sınırötesi askeri operasyonlar bu dönemde gerçekleşti. Ancak özellikle laiklik konusundaki tanım ve anlayış farklılığı karşılıklı güvensizliği hep canlı tuttu.

AKP hükümetleri dönemindeki hiçbir Yüksek Askeri Şura toplantısının kararları oybirliği ile alınamadı. Bu da Cumhuriyet tarihinde bir ilkti. Disiplinsizlik ve irticai faaliyetleri nedeniyle TSK ile ilişkisi kesilen personelle ilgili kararlar hep hükümet tarafının muhalefet şerhiyle yürürlüğe girdi.

Başbakan Erdoğan’ın TSK’nın üst kademesiyle üç kritik görüşmesi oldu bugüne kadar ve bu üç görüşme de olağan sayılabilecek türden değil.

İlki Kara Kuvvetleri Komutanı iken Orgeneral Büyükanıt’la yaptığı görüşme. Tıpkı bugünlerde olduğu gibi Genelkurmay Başkanı değişecekti ve normal olarak bu göreve Büyükanıt atanacaktı. Ama aylar öncesinden Ankara kulislerinin bir numaralı gündemi bu atamanın yapılıp yapılmayacağı olmuştu. İktidar partisine yakın bazı yayın organları üzerinden Orgeneral Büyükanıt’a yönelik çirkin bir karalama kampanyası yürütülmüştü. Hatta bugün meslekten uzaklaştırılmış olan bir savcı, Büyükanıt’ı Şemdinli iddianamesine alarak yargılanması talebinde bulunabilmişti.

Durum şimdi de farklı değil. Askerin deyimiyle TSK’ya ve iki ay sonra Genelkurmay Başkanı olmasına kesin gözüyle bakılan komutana karşı bir yıpratma, itibar erozyonuna uğratma kampanyası yürütülüyor. Yani askerin deyimiyle psikolojik savaş taktikleri uygulanıyor. Bu tür kampanyalarda askerin kendi içinde temizlemeye çalıştığı tarikat bağlantılı unsurların rol oynadığı kanısı hakim.

Orgeneral Başbuğ’un Anayasa Mahkemesi Başkanvekili ile karargahta görüşmesi olay haline geliyor. Bu görüşmeye farklı anlamlar yüklenmeye çalışılıyor. Kudüs’te çekilen bir fotoğraf belirli bir merkezden yıpratma kampanyasının aracı olarak medyaya servis ediliyor.

Önceki günkü olağandışı görüşmede bu konular ne kadar derinlemesine tartışıldı, Başbakan ne dedi, Orgeneral Başbuğ neler söyledi, bunları elbette tam olarak bilemiyoruz.

Bilinen tek şey bu görüşmelerin olağan olmadığı. Belki de olağandışılıklar olağan hale geliyor...

DİĞER YENİ YAZILAR