Ocak reformları ve DTP davası...

Haberin Devamı

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, yaklaşık bir ay önce AB troyka toplantısına giderken uçakta yaptığımız sohbet sırasında yeni yılın ilk günlerinden itibaren reform sürecinin yeniden hızlandırılacağını açıklamıştı.

O gün yapılması öngörülen reformların ayrıntıları konusunda bilgi vermemiş ancak şunu demişti:

“Şaşıracaksınız... ‘Vay be Türkiye’de bunlar da oluyormuş’ diyeceksiniz...”

Yapılması öngörülen reformların önemini belirtmek için bu sözleri söylemiş Dışişleri Bakanı ama ne yapacakları konusunda ipucu vermemişti.

Anlaşılıyor ki şaşırtıcı reformların ilk adımı çok tartışılan, hem yurt içinde hem de dışarda büyük gürültü koparan Türk Ceza Yasası’nın meşhur 301. maddesi.

Gerek Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin gerekse de Başbakan Yardımcısı ve Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek’in yaptıkları açıklamalara göre yasa değişikliği 15 gün içinde son biçimini alacak.

Muhtemelen 301. maddedeki “Türklüğü aşağılama” ifadesi “Türk milletini aşağılama” olarak değiştirilecek ve cumhuriyet savcılarının soruşturma açabilmeleri Adalet Bakanı’nın iznine bağlanacak. Tıpkı eski yasanın benzer hükmü olan 159. maddede olduğu gibi...

İki cümlelik bir değişiklik. Bu aylardan beri yapılamadığı için Türkiye’nin AB nezdinde çok başı ağrıdı. Yapılan bütün demokratikleşme reformları unutuldu, herkes bu maddeye takıldı. Benzerleri hemen hemen tüm AB ülkelerinin ceza yasalarında olmasına karşın bu madde Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engel olarak görüldü. Çünkü, uygulamada pek çok aksaklık, pek çok yanlış iş olmuştu. Bu madde nedeniyle Türkiye en azından ciddi bir imaj sorunu yaşıyordu AB nezdinde.

Hükümetin reform atağı bu imaj sorununu düzeltecek olan 301. madde değişikliği ile başlıyor.

Bunu Ceza Yasası’nın 221. maddesinin değiştirilmesi izleyecek. Bu düzenlemeyle de PKK’nın tasfiyesinin hızlandırılması amaçlanıyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nın sınır içinde ve ötesinde yürütmekte olduğu etkili operasyonlarla büyük darbe vurulan bölücü örgütün bunalan, kaçmak için fırsat kollayan militanlarına eve dönüş için bir kapı aralanması öngörülüyor 221. madde düzenlemesi ile.

DTP DAVASI

Yeni yılın ilk haftasında başlatılması düşünülen bu reform atağı AB ve Batı kamuoyu nezdinde hiç kuşku yok ki hükümetin elini güçlendirebilecek.

Ancak bu arada hükümeti düşündüren önemli gelişme DTP hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın Anayasa Mahkemesi’nde açmış olduğu kapatma davası...

İşte bu noktada mevcut Anayasa, yasalar ve bağımsız yargı karşısında hükümetin eli kolu bağlı.

Aslında AKP’nin ve Başbakan Erdoğan’ın parti kapatılmasına şiddetle karşı olduğu biliniyor. Hatta DTP davası açıldığı günlerde partisinin Merkez Yürütme Kurulu toplantısında söyledikleri aktarılanlara göre özetle şöyleydi:

“Partilerin kapatılması doğru değil. Eğer birisi suç işlemişse yargı onun yakasına yapışsın cezasını versin. Ama birileri yanlış bir şey yaptı, suç işledi diye partiler, o partilere oy vermiş milyonlarca seçmen cezalandırılır mı?”

Ama Anayasa değişmediği sürece bu konuda kimsenin yapabileceği bir şey yok.

DTP konusunda da tek umut, dava sürecinin uzaması ve bu arada yeni anayasanın Meclis’ten, referandumdan geçip yürürlüğe girmesi...

Acaba dava o kadar uzun sürer mi?



DİĞER YENİ YAZILAR