Meclis Başkanı Cemil Çiçek, doğal olarak gündelik protokol işleriyle de meşgul, Meclis Genel Kurulu’ndaki kavgalarla da Kamer Genç’in itilerek kürsüden indirilmesiylede. Ama asıl gündemi, asıl önceliği yeni anayasa. Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarının gündelik siyasi gerilimlerle aksamamasına büyük özen gösteriyor. En büyük kaygısı iç siyasette partiler ve liderler arasında giderek tırmanan gerilimin komisyona yansıması. Komisyonu bu tartışmaların sıcak atmosferi dışında tutmaya çalışıyor. Çiçek, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili sorularımızı şöyle yanıtladı:
31 Aralık’a kadar süre var
- Siyasi partiler arasındaki gerilim, Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarını etkiliyor mu?
Şu ana kadar bu çerçevede belli bir mesafe aldık ve belli bir çalışmayı ortaya koyduk. Tabiatıyla anayasa gibi zaten özünde zorlukları olan bir düzenlemenin yapılabilmesi için siyasi ortamın olabildiğince müsait olması lazım. Dışarıdaki her türlü sıkıntı, gerginlik şu veya bu şekilde etki edebilir. Orada görev yapan benimle birlikte 13 kişi elbette bu tartışmaları takip ediyoruz. Bu görevi yaparken mümkün olduğu kadar bu şartların dışında kendimizi mütalaa etmemiz lazım. İkinci zorluk buradadır. Orada da benim düşündüğüm şey; bu tartışmalar kamuoyunda yapılıyor yapılacaktır. Buna kimse engel olamaz. Ama bu tartışmalara cevap olacak partilerin organları var, yetkili şahısları var. Bu tartışmaları onlar sürdürebilir. Bizim o tartışmaların dışında milletimizin beklentisi ve parti liderlerimizin mutabakatıyla oluşan bir komisyonda görevimizi bütün bu zorluklara rağmen yapmamız gerekiyor. Bu noktada da fazla bir seçeneğimiz yoktur. 30 yıldır birlikte şikayet ettiğimiz bir anayasa. İlk defa bir fırsat çıkmış. Yüzde 95 halk temsili var, 4 parti Meclis’te, değiştirebilirim bu anayasayı, diye irade ortaya koymuş. Biz bunu neticelendiremezsek o zaman şikayet ettiğimiz bu anayasa ile Türkiye yoluna ne kadar devam edebilirse o kadar devam eder; ne sıkıntılar çekildiği de ortadadır. O zaman siyaset kurumunun bu anayasadan çok fazla şikayet etme hakkı kalmaz. O zaman derler ki; değiştirseydiniz, yüzde 95 temsiliniz var, hepiniz bir araya geldiniz, ‘değiştireceğiz’ dediniz, ‘neden değiştirmediniz’ diye vatandaş bizlere sorar, Fazla alternatifimiz yok. Bazen ortam gergin olur, bazen sükunet... Bütün bu zorluklarla bizim bu anayasayı yapmamız lazım. Sadece komisyondaki 12, ben dahil 13 kişiye görev düşmüyor. Tabiatıyla en evvel siyasi partilerimize görev düşüyor. STK’lara meslek örgütlerine büyük görev düşüyor. Onlar da bütün bu şartlara rağmen eğer olumsuz kabul ediliyorsa bugünkü gelişmeler, görüşlerini ortaya koymalı, sürecin takipçisi olmalı, yeri geldiğinde de gereğini yapmayanlara tavır koyabilmelidir.
- Yeni anayasa ile ilgili görüşler gelmeye başladı mı komisyona?
Kurumsal olarak gelmedi. Bir iki partinin var. İade-i ziyaret sırasında bana vermişlerdi. Geçmişte, bu komisyon kurulmazdan önce taslak çalışmaları olanlar var, onları aldık, istifade etmeye çalışıyoruz. STK’lardan şu ana kadar görüş gelmedi. Ama şahıslardan, 4 bin küsur kişinin açtığımız web sayfasından görüş bildirenler oldu. STK’lar en geç 31 Aralık’a kadar yazılı görüş bildirmek durumunda. 30 Nisan’a kadar biz bunları değerlendireceğiz, analizlerini yapacağız Özellikle meslek kuruluşlarının ve siyasi partilerin bu anayasa tartışmalarını Ankara’nın, İstanbul’un dışına taşırmaları lazım. Vatandaşın gündeminde olmalı bu konu, sıcaklığını devam ettirmesi lazım. Eğer ‘sıcak gündem’ diyorsak, bu anayasa sıcaklığı olmalı...
- Üniversitelerin bu sürece aktif katılımı beklenmiyor muydu?
Diyorum ki, kimse ilerde bize bahane bulmasın. Biz çağrıda bulunduk. Siz de yarın yazın, ‘Ey filanca örgütler, kurumlar ne diyecekseniz zaman şimdidir, ne duruyorsunuz?’ deyin. Ben başka ne yapabilirim ki? Biz herkese ulaştık, herkesin katkısını almaya çalışıyoruz. Buna rağmen insanlar veya kurumlar sürece katılmak istemiyorlarsa kendi bilecekleri iştir. Bir daha kimsenin bir şey demeye hakkı yoktur. O zaman biz bize katkı verenlerin düşünceleri çerçevesinde uygulamaları, tecrübeleri, dünya uygulamalarını dikkate alarak bir çalışma yapmaya çalışırız.
Siyaset alanını genişletir
- Süreci hukuki olarak ‘yeni anayasa hazırlama’ çalışması olarak mı, ‘anayasa değişikliği’ olarak mı değerlendirmek gerekiyor?
Yeni anayasa diye yola çıktık. Yaptığımız 15 maddelik çalışma usul ve esaslarıyla ilgili konu da yeni anayasa için.
- O zaman Anayasa’nın ilk üç maddesi de özüne dokunulmasa bile yazımı, ifade biçimi değiştirilebilir mi?
Biz tahminlere dayalı bir çalışma yapamayız. Tespitlere dayalı ve adım adım giderek yaparız. Bu yeni anayasanın içinde ne olacak? Kaç madde olacak? Nasıl yazılacak, teknik yol - yöntem nasıl olacak? Mutabık kaldıkça bunları kamuoyuna açıklayacağız.
- Şöyle bir algı yaygınlaşmaya başladı: Sanki yeni anayasa yapılacak bütün dertler bitecek. Belki de o yüzden şimdi her sorun yeni anayasaya havale ediliyor, beklenti çok yüksek tutuluyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu bizim dışımızda. Yani komisyonun böyle beklenti çıtasını yükseltmesi sözkonusu değil. Daha önce de ifade ettim, anayasadan beklenen neyse, çağdaş bir ülkenin anayasası neyi nasıl çözerse, nereye kadar çözerse ona bakmamız lazım. Onu aşan bir anlam yüklemek, anayasa yapıldığı takdirde sıfır sorunlu bir ülke olacak gibi bir mübalaya, bir aşırı değerlendirmeye gitmek doğru değil. Yani bu anayasa yapılmazsa memleket batar veya da yapılırsa sıfır sorun gibi aşırı değerlendirmelere gitmek yanlış olur. Bu anayasa kendinden beklenen şey neyse onu yapar. Siyaset alanını genişletir... Çağdaş, demokratik bir ülkede anayasaların konumu nedir, ne görev ifa eder o çerçevede bu işe bakmak lazım.
Başaramazsak, doğru olmaz
- Siyasetteki gerilim ve tutuklu milletvekilleri sorununun işinizi zorlaştırabileceğini, var olan uzlaşma atmosferini zehirleyebileceğini düşünüyor musunuz?
Ben bu noktada bardağın dolu tarafından bakarım. Niyetler üzerine bir çalışma yapamam ve doğru da bulmam. Komisyon üyesi 12 arkadaşla birlikte sorumluluk duygusu içinde bu çalışmayı başlattık, bir yere kadar geldik. Daha çok mesafe almadık, ama şu ana kadar yapılanları da küçümsemek doğru olmaz. Gerçekler üzerine biz bu çalışmayı yürütürüz ve kamuoyunun önünde yapıyoruz biz bu çalışmaları, kamuoyu bunları değerlendirir.
- Başarılamazsa..?
Başaramazsak çok doğru olmaz. Başaramazsak siyasete güven kalmaz. Siyaset kurumu çok kaybeder. Başaramazsak o zaman 30 yıldır neden şikayet ediyoruz? O zaman şikayet ettiklerimizi uygulamaya devam ederiz. Yani bunlar da benden kaynaklanan, benim söylediğim şeyler değil, hepimizin kabul etmesi gereken gerçeklerdir. Onun için herkes bu iş olacak diye bir çabanın içinde olmalı. Olumsuzlukları öne çıkararak, olumsuzlukları gündeme getirerek değil bu iş mutlaka olmalı diye partilerimiz teşvik edilmeli, çalışan arkadaşlarımız teşvik edilmeli. Herkes bu sürece katkı vermeli. Ha başka konuları tartışacaklarsa Türkiye’de yeteri kadar tartışma platformu var, tartışacak kişiler de var, onlar da tartışmaya devam etsin, biz de bu işimize devam edelim...
Ne diyecekseniz zaman şimdi, ileride kimse bahane bulmasın
Meclis Başkanı Çiçek’ten Üniversitelere ve STK’lara anayasa çağrısı:
Haberin Devamı