Hemen her seçimin bir bileni oluyor. 2007 seçimlerini Tarhan Erdem‘in Konda’sı nokta atışla tahmin etmişti. 2009 mahalli idare seçimlerini de Adil Gür’ün A&G’si. Yine her iki seçimde de anketler arasında büyük farklılıklar vardı. Yanılanlar küçümsenemeyecek farklarla sonuçtan şaşmıştı.
Acaba bu seçimin bileni kim olacak?
Bu sefer anket sonuçları birbirlerine çok yakın. Özellikle de seçimde birinci çıkacak parti konusunda hemen bütün anketler yüzde 45’in üzerini gösteriyor.
Zaten o nedenle de seçimin sonucu konusunda fazla bir heyecan duyulmuyor. Çünkü “Fazla bir şey değişmeyecek” algısı toplumun önemli bir kesimine hakim olmuş durumda. Tabii ki bu algı iktidar partisine yarıyor. İktidar bunu önemli bir taktiksel unsur olarak kullanıyor. Başbakan Erdoğan‘ın önceki gün açıkladığı yeni dönemin kabine yapısıyla ilgili açıklama da bu algıyı pekiştirmeye dönük.
Erdoğan’ın anayasa değişikliği için seçmenden 367 milletvekili istemesinin, “330’un altına düşersek anayasa değişikliği zor” demesinin gerisinde de bu taktik anlayış var.
Sanki anket ve tahminler sonucu büyük ölçüde belirlemiş de seçim MHP’nin barajı geçip geçemeyeceğini test etmek için yapıliyor!..
Acaba öyle mi?
Hiç sanmıyorum.
Her seçimde öngörülemeyen sürpriz sandık sonuçları çıkabilir.
O yüzden zaten iktidar hiç itiraz etmezken muhalefet liderleri anket sonuçlarını “Hiç inandırıcı değil” diye değerlendiriyorlar. O da doğal. Çünkü her parti iktidarı hedefliyor. Onun için genel başkanlar günde iki üç şehirde meydan mitingi yapıyor.
Ve hemen her mitingden sonra da “İbre bizden yana döndü” diye kendine ve etrafına moral veriyor...
Acaba kim haklı çıkacak? Seçimde iddialı üç siyasi partiden, iktidar partisinin diğer iki partinin oyları toplamının 5-6 puan üzerinde bir oy oranına yükseleceğini gösteren anketler mi yoksa muhalefet liderleri mi?
Pazar gecesi anlayacağız...
Üzerinde mutabakat olan iki nokta var seçim sonuçları konusunda; Birincisi MHP’nin barajı aşacağı. İkincisi ise seçimi kazanıp Meclis’e gelecek bağımsız milletvekili sayısının 30 - 35 civarında olacağı.
Bu durumda bir partinin anayasayı tek başına değiştirecek güce yani 367 milletvekili sayısına ulaşabilmesi mümkün değil.
Hatta referandum yoluyla anayasa değişikliği için gerekli 330 milletvekili bile çok zor.
Dört partili parlamentoda bağımsız milletvekillerinden 30’a yakınının katılımıyla ile BDP’nin grup kuracağı kesin.
MHP’nin de barajı geçeceğine kesin gözüyle bakıldığına göre en az 50 - 60 civarında bir milletvekili grubuyla Meclis’te yerini alacağı anlaşılıyor.
Bu durumda CHP ve AKP’ye kalan sayı 460 civarında. Bu dağılım nasıl olacak?
Eğer anketler yanılmıyorsa biri 300 üzerinde ama 330’un altında, diğeri de 130 - 150 civarında milletvekiline sahip olacak.
Bu tabloda güçlü tek parti iktidarı bakımından herhangi bir sorun olmayacak. Ama tek başına anayasa değişikliği hayal. Anayasa değişikliği başta olmak üzere temel sorunların çözümü konusunda siyasi partilerin asgari müştereklerde uzlaşmaya gitmesi zorunluluğu doğacak.
Yok eğer anketler yanılıyor, muhalefet liderlerinin iddiaları bir ölçüde haklı ise o zaman tablo daha da karmaşıklaşabilir.
Tek parti hükümeti çıksa bile kritik bir sayı ile çoğunluk sağlanabilir. Hatta zayıf da olsa koalisyon ihtimali doğabilir.
Her şey pazar gecesi netleşecek. Bakalım anketler mi doğruyu söylüyor, liderler mi?
Muhalefet mi yanılacak anketler mi?
Haberin Devamı