Muhafazakar ittifak çatlayabilir...

Haberin Devamı

22 Temmuz seçimlerinden sonra oluşan parlamentoda önceden tahmin edilemeyen, beklenmeyen sürpriz bir ittifak oluştu. Önce Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi, ardından cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin tartışmalı anayasa değişikliği ve son olarak da türbanla ilgili anayasa değişikliği.

Bütün bu kritik adımlar AKP ve MHP’nin ittifak ve işbirliği ile gerçekleşti. Bir yönüyle 70’li yıllardaki “milliyetçi cephe”leri çağrıştıran bir “muhafazakarlar ittifakı” oluştu parlamentoda.

Oysa seçim öncesinde, “ulusalcılık - milliyetçilik” yarışına giren CHP ve MHP’nin yeni dönemde Meclis’te birbirlerine daha yakın duracakları ve “ulusalcı” blok oluşturacakları kanaati oldukça yaygındı. Hatta bu beklenti AB yanlısı liberal çevreleri ve iş dünyasını oldukça ürkütüyordu.

Bu beklenti daha cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında boşa çıktı. Öyle bir bloklaşmanın olmayacağı görüldü.

Aksine seçim kampanyası sırasında birbirlerini çok ağır ifadelerle suçlayan, bu yüzden kavgalı hale gelip birbirlerine küsen Başbakan Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yeni dönemde çok yakın bir işbirliği içine girdikleri gözlenmeye başladı. Türban mutabakatı ile bu işbirliği iyice pekişti ve “muhafazakarlar ittifakı” nitelemesi yapılmaya başladı.

Ancak bu ittifakın da uzun ömürlü olabileceği kuşkulu.

Muhafazakarlar arasındaki ilk çatlak vakıflarla ilgili 5555 sayılı yasa konusunda su yüzüne çıktı.

İki parti arasında asıl kavganın ise Türk Ceza Yasası’nın 301, maddesinin değiştirilmesi ile ilgili yasal düzenlemede çıkacağına hiç kuşku yok. Bu düzenleme konusunda da MHP’nin muhalefet stratejisini milliyetçilik dozunu arttırarak sertleştirmesi kimse için sürpriz olmayacak.

Dahası hükümet eğer AB sürecini yeniden canlandırmak ister, bekleyen uyum yasalarını ve diğer düzenlemeleri gündemin ön sıralarına getirirse o konularda da MHP ile arasının açılması kaçınılmaz olacak.

En önemlisi de türban konusundaki yazılı mutabakat belgesine AKP tarafının ne kadar sadık kalabileceği. Şimdiki havaya bakılırsa kalamayacak gibi.

Çünkü MHP ile varılan mutabakata göre anayasa değişikliği yürürlüğe girer girmez, üniversitelerdeki türban serbestisinin esaslarını belirlemek üzere YÖK Yasası’nın Ek 17. maddesinin değiştirilmesi gerekiyor. Bununla da türbanın siyasal simge olarak kullanılmasının önüne geçmek için “çene altından fiyonk” formülü bulunmuştu.

AKP, söz verdiği bu düzenlemeyi şimdilik ileri bir tarihe ertelemek eğiliminde. Başbakan Erdoğan’ın söylediği gibi bu konuda önce anayasa değişikliği ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı beklenecek. Bu arada toplumdaki gerilimin düşmesi beklenecek. Tabii eğer düşürülebilirse...

Bütün bunlar doğal olarak ittifakın geleceğini tehlikeye sokacak. MHP de “AKP sözünde durmuyor” deyip yeniden sert muhalefete geçecek .

Tabii ki yine imam hatip meselesi gibi mütedeyyin ve muhafazakar seçmen kitlesinin hoşuna gidecek düzenlemeler geldiğinde belki işbirliğinin yolu yeniden açılabilir ama bunun kalıcı bir ittifak olması olası değil...

DİĞER YENİ YAZILAR