Mesaj Erdoğan'a...

AKP, iktidara geldiğinden bu yanaki 17 aylık dönemde hiç bu kadar yalnızlaşmamıştı

Haberin Devamı

AKP, iktidara geldiğinden bu yanaki 17 aylık dönemde hiç bu kadar yalnızlaşmamıştı. İmam hatiplere üniversite kapısını aralamaya dönük YÖK Yasa Tasarısı ile başlayan tartışma ve gerilim nedeniyle hükümet, bir yandan liberal ve laikliğe duyarlı toplum kesimlerinin ve sivil toplum örgütlerinin tepkisini çekerken, diğer yandan da üniversiteleri, YÖK'ü ve devlet kurumlarını karşısına aldı.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta yaptığı sert çıkış üzerine askerle de ipler gerilince, dikkatler Cumhurbaşkanına çevrildi. Ancak Cumhurbaşkanı Sezer suskunluğunu korudu, bazı yazarların çağrılarına karşın gerilimi önlemek yönünde hiçbir harekette veya uyarıda bulunmadı.

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle dün yayınladığı mesajın içeriğinden anlaşılıyor ki, Cumhurbaşkanı, ortamın durulmasını ve uygun zamanlamayı beklemiş.

Sezer'in dünkü mesajının en önemli bölümü, iki haftadan beri yaşanan imam hatip ve YÖK tartışmalarının yol açtığı gerilime aynlmış.

Cumhurbaşkanı Sezer, dolaylı biçimde Başbakan'a Anayasa, demokrasi ve ulusal egemenlik dersleri de veriyor.

Mesajın bir bölümünde şöyle diyor:

"... ulusa ilişkin egemenliğin, erkler (kuvvetler) ayrılığı ilkesi gereği anayasal organlarca kullanıldığı göz ardı edilmemelidir...

Her organın yetkilerinin sınırlarını bilmesi, sorumluluklarının bilinciyle hareket etmesi, kurumlararası uzlaşmayı getirecek ve toplumsal uzlaşmanın yolunu açacaktır."

Mesajın adresi çok açık; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan...

Çünkü Erdoğan tam bir hafta önce İmam Hatip tasarısı üzerine yaptığı konuşmada özetle şu ifadeleri kullanmıştı:

"Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu şu çatı altında, bu egemenlik hakkını milletin verdiği yetkiyle biz kullanırız...

Toplumsal mutabakat salt olarak kurumlararası ve kuruluşlararası mutabakat değildir. Mutabakat, vekaleti veren milletin mutabakatıdır..."

Cumhurbaşkanı, "Egemenliği kullanma yetkisi Meclis'te ve Meclis çoğunluğu da bizde olduğuna göre biz bu yetkiyi istediğimiz gibi kullanırız, kimsenin mutabakatını aramayız" anlayışına karşı çıkıyor. "Çoğunlukçu" değil, "çoğulcu" demokrasi diyor. Kuvvetler ayrılığı ilkesini ve Anayasa'nın ulusal egemenliğin "yetkili organlar eliyle kullanılacağı" hükmünü anımsatıyor...

"İşsizlik ve gelir dağılımı gibi çözüm bekleyen sorunlar ve AB üyeliği gibi temel öncelikler varken, yapay gündemlerle tartışma yaratılması üzüntü vericidir" diyor Sezer.

Cumhurbaşkanı, onayına sunulan İmam hatiplerle ilgili YÖK Yasası'nı veto edeceğinin sinyalini de veriyor:

"Ülkemizin, ulusal eğitimin dayandığı anayasal ilkelerden, laik, Atatürkçü düşünceden ödün vermesi düşünülemez. Devletin ilgili kurumlarının, laik eğitimin ve öğretim birliği ilkesinin korunması konusunda duyarlılık göstermeleri zorunludur..."

Mesajda yer alan bir başka çarpıcı paragrafta ise şu görüşlere yer veriyor Cumhurbaşkanı:

"Atatürk ilke ve devrimlerinin, Cumhuriyet'in temel niteliklerinin korunması, kollanması ve yaşatılması konusunda duyarlılıklarını her zaman gösteren yurttaşlarımızın, kurum ve kuruluşlarımızın Cumhuriyet'in değerlerinin sorgulanmasına yol açacak tutum, davranış ve eylemlere hiçbir zaman izin vermeyeceğini önemle vurgulamak istiyorum."

Bu mesajla, YÖK'ün, üniversitelerin, bazı sivil toplum örgütlerinin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en temel hassasiyetlerine de bir anlamda tercüman oluyor, en üst düzeyde destek veriyor Cumhurbaşkanı.

İmam hatiplere üniversite kapısını açmaya dönük YÖK Yasasının veto edileceğine artık hiç kuşku yok.

Aslında Erdoğan ve hükümetin de gerilimin aşılması için buna itirazı yok.

Peki, estirilen güvensizlik rüzgârlarına, yaşanan bunca gerilime değer miydi?

DİĞER YENİ YAZILAR