“Merkez” görünme yarışı...

Haberin Devamı

Ankara’da günlerden beri binlerce aday adayı seçimde iddiası olan siyasi partilerin kapısında birbirini kırıyor. Özellikle AKP, CHP, MHP ve DP çatısı altında birleşme yolunda ilerleyen DYP ile ANAP’ta listelerin ilk sıralarında yer alabilmek için büyük yarış var.

Günler öncesinden Ankara’da kamp kuran aday adayları partilerin etkili ve yetkili isimleri nezdinde lobi faaliyeti yürütüyorlar.

Binlerce aday adayı 4 Haziran günü Yüksek Seçim Kurulu’na verilecek listelerin garantili sıralarında yer alabilmek için yarışırken, partiler arasında da ilginç bir aday kapma yarışı var.

Bir yanda binlerce aday, öte yanda partilerin aday kapma yarışı...

Belki de ilk kez bu seçimde iddia sahibi hemen her parti, vitrinini süsleyebilmek, albenisini arttırabilmek için rakip partinin arka bahçesinden aday devşirmeye çalışıyor.

Çünkü bu seçimlerde sağ etiketli parti sol seçmenin, sol etiketli parti sağ seçmenin de oyuna talip.

İktidar partisi AKP, “laiklik karşıtı, milli görüşçü” iddialarını geçersiz kılabilmek, merkezde muhafazakar ama aynı zamanda da liberal bir parti imajı verebilmek için yeni vitrin oluşturma gayreti içinde. Bu nedenle de kamuoyunun yakından tanıdığı, liberal, hatta sosyal demokrat geçmişi olan isimlere adaylık teklif ediyor. Bu isimleri özellikle laiklik konusunda duyarlı bölgelerde aday göstererek buralardaki zaafiyetini giderme planları yapıyor. Sol ve liberal kesimden kamuoyunun yakından tanıdığı; laiklik, ulusalcılık konularındaki duyarlılıkları tartışılmayacak isimleri vitrinine taşımayı hedefliyor.

Hatta ordu ile ilişkilerdeki gerilimin kitleler üzerindeki negatif etkisini giderebilmek için bazı emekli generallere de doğrudan veya dolaylı adaylık teklifi yapıldığı ancak şu ana kadar sonuç alınamadığı kulislerde konuşuluyor. AKP böylelikle “Türkiye’nin ana damarını ben temsil ediyorum, merkez partisi benim, laik demokratik cumhuriyetle de hiçbir sorunum yok” mesajını vermeye özen gösteriyor.

Aynı şekilde CHP de bir yandan DSP ile ittifak yapmaya çalışırken diğer yandan da sadece sol kimlikli bir parti olmadığını, merkezi temsil ettiğini kitlelere gösterme arayışı içinde. O nedenle de geçmişte sağ partilerde simge olmuş isimleri listesine almaya çalışıyor. Sağ seçmene açılım bakımından CHP için önemli isimlerden biri Mehmet Ali Bayar idi. Ancak Bayar son anda CHP’nin kapısından döndü ve baba ocağı DYP’de yerini aldı. Aynı şekilde İlhan Kesici de öyle.

Şu anda eski AP-DYP çizgisinden bazı isimlerle, bazı eski bakan ve milletvekilleriyle görüşmelerin sürdüğü söyleniyor.

Özetle partilerin aday listeleri bir hayli renkli olacak. Turgut Özal’ın 1983’te başarıyla uyguladığı “dört eğilimi birleştirme” modelini bugün bütün partiler şu veya bu ölçüde taklit etmeye çalışıyorlar. Farklı siyasi eğilimlerin temsilcilerini vitrinlerine koyarak “en hakiki, en güçlü merkez partisi benim” diyebilmek istiyorlar.

Görünen o ki, bazı adaylar da partiler gibi “siyasi çizgi” uyuşmasına değil, vitrin süsü olup Meclis’e kapağı atmanın derdinde. Bakalım bu durum seçimden sonra oluşacak Meclis’te parti değiştirme trafiğini nasıl etkileyecek?

DİĞER YENİ YAZILAR