Meclis’in çözemediği sorunu YÖK Başkanı çözebilir mi?

Haberin Devamı

Çeyrek asra yakın zamandır tartışılan ve bir türlü çözüme kavuşturulamayan üniversitelerdeki türban sorunu konusunda Türkiye’de ilk defa uygun bir iklim oluşmuş durumda.
Görünüşe bakılırsa eğer iktidar yarın harekete geçerse muhalefetin de desteğini alacak ve kangren olmuş bu mesele ortadan kalkacak.

Çünkü AKP bu meselenin çözümünü öteden beri arzuluyor. Hatta şu anda olmasa bile geçmişte bu konuda “toplumsal, siyasal ve kurumsal mutabakat aradığını” da belirtmişti. Dün eksik olan mutabakat bugün tam.
CHP “tamam” diye teminat veriyor. MHP, “siz anlaşın ben destekleyeceğim” diyor.

Ama AKP’de hareket yok.
AKP neyi bekliyor?
YÖK’ün genelgesiyle, YÖK Başkanı Profesör Yusuf Ziya Özcan’ın şu açıklamasıyla sorunun çözüldüğü mü sanılıyor?
“Garanti ediyorum, bugün başörtülü öğrencilerin (üniversiteye) girmesini sağlıyorsak, başörtüsüz öğrenciler de mahalle baskısı görmeyecek. Hiç merak etmesinler...”
Genelge ve bu sözler sorunu çözecek mi?
Şimdilik fiilen çözmüş gibi. Artık bazı rektörlerin yanısıra mütevelli heyet başkanları da (Örneğin ETÜ Mütevelli Heyet Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu) “Üniversitemize türbanlı olan da olmayan da serbestçe girip eğitim alacaktır” teminatı veriyor.
YÖK genelgesiyle yaratılan fiili durumun kalıcı olup olamayacağının hiç bir garantisi yok. Yarın çıkabilecek bir yargı kararı yine hayal kırıklığı yaratabilir. Hatta sorunu ağırlaştırabilir de.

Sorunun tek gerçek ve kalıcı çözümünün uzlaşmaya dayalı yeni bir anayasa değişikliği olduğunu herkes biliyor aslında.

AKP kurmayları da biliyor. Bu sefer siyasal ve toplumsal atmosferin uygun olduğunu da görüyorlar. Özellikle CHP’nin, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun çözümden yana tavır koymuş olmasının önemini de biliyorlar.
Ancak buna rağmen AKP, mutabakat için, türbana gerçekçi ve kalıcı çözüm için CHP’nin kapısını çalmıyor.
“Sorun çözümsüz kalsın, 2011 seçimleri için malzeme olur” diye düşünenler de olabilir ama AKP yönetimindeki asıl kaygı başka.

AKP,uzlaşma için masaya oturulduğunda paketi sadece türbanla sınırlı tutamayacağını biliyor. CHP’nin, “Bununla birlikte YÖK’ü de kaldıralım, üniversiteleri özgürleştirelim” diyeceğini düşünüyor. Dahası milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılmasını talep edeceğini de...
O yüzden “Referandum kampanyasında verdiğin sözü tut. Türban sorununu çöz, lokomotif ol” diye Kemal Kılıçdaroğlu’nu sıkıştırıyor Başbakan Erdoğan ve AKP.
Diğer bir nokta da AKP kurmayları, bu konuda YÖK’ün yarattığı fiili durumla türban konusunun en azından seçimlere kadar üniversite kapılarında krize yol açmayacağını düşünüyor.

Açmayabilir...
Fakat ya yarın Sincan Hakimliği, YÖK Başkanı Özcan hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın verdiği takipsizlik kararını kaldırırsa veya Danıştay kendisine yapılan başvuruyu ciddi bulur ve YÖK genelgesini iptal ederse ne olacak?

Çünkü, türban sorununun gerisinde Anayasa Mahkemesi içtihatları var. Bu konuda bir değil 1989 yılından beri üç ayrı kararı var Anayasa Mahkemesi’nin. Bu üç karar da türbanı siyasal İslamın sembolü olarak değerlendiriyor ve üniversitede yasaklıyor.

Ayrıca yürürlükteki Anayasa’nın 153. maddesinin son fıkrası Anayasa Mahkemesi kararları ile ilgili şu hükmü öngörüyor:
“Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”

Yani sonuncusu 2008 yılına ait olan üniversitede türbanla ilgili Anayasa Mahkemesi kararları hükümeti de Meclis’i de diğer yargı organlarını da bağlayıcı nitelikte. Elbette YÖK’ü ve YÖK Başkanı’nı da...

O nedenle sorunun tek çözümü yeni bir anayasa değişikliği yapmak...

DİĞER YENİ YAZILAR