Meclis Başkanı Çiçek’in yargıya “mesaj” tepkisi:

“Yargı bağımsızdır ama sorumsuz değildir”

Haberin Devamı

Ergenekon ve Balyoz davaları sürecinde kamuoyunun ve siyasetin önemli gündem maddelerinden biri haline geldi, “uzun tutukluluk süreleri” aylardır yıllardır tartışılıyor ama sonuç yok.

Üç yılı, beş yılı bulan uzun tutukluluk halleri devam ediyor. Sanıklar feryat ediyor, muhalefet büyük tepki gösteriyor, yasa değişiklikleri yapılıyor, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması hükme bağlanıyor, Meclis Başkanı mahkemelere mesaj gönderiyor ama sonuç değişmiyor.

Mahkemelerin tutumu aynı; “kuvvetli suç ve kaçma şüphesi nedeniyle tutukluluğun devamına...” Yargıya, özel yetkili yargıya son çağrı, son mesaj geçen hafta Pazar günü Başbakan Tayyip Erdoğan’dan geldi. Emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve Balyoz davası sanığı askerleri örnek göstererek konuşan Başbakan Erdoğan, emekli Genelkurmay Başkanı ve generallere “kaçma şüphesi” yakıştırması yapılmasının kabul edilemez olduğu görüşünü dile getirdi. Ve, tutuklamanın cezaya dönüşmekte olduğunu da vurguladı Başbakan.

Başbakan da özel yetkili mahkemelere “tahliye” mesajı yolladı. Ama mahkemelerin tutumu değişecek gibi değil...

Dün, yasama - yürütme - yargı üçgeninde bir süredir devam eden bu mesajlaşmayı, üçüncü yargı paketinin ardından yargıya “tahliye bekliyoruz” mesajını veren Meclis Başkanı Cemil Çiçek’le konuştuk. Cemil Çiçek’in yaşanan inatlaşmadan, milletvekillerinin tutukluluğundan duyduğu sıkıntıyı tahmin etmek güç değil. Meclis’in tatile girdiği gün, üçüncü yargı paketine dikkat çekerek yasamanın gerçekleştirdiği bu yasal düzenlemelerle verilen mesajı yargının iyi anlaması gerektiğini, yani başta tutuklu milletvekilleri olmak üzere tahliyelerin önünün açılmasını arzuladıklarını ima etmişti Çiçek.

Ancak değişen bir şey olmadı. Mesaj yerine ulaşmadı...

İşte bu durumu hatırlattığımızda şunları söyledi Meclis Başkanı:

“Kuralları ihtiyaçlar belirler. Yeni kural koymak da varolan kuralları değiştirmek de bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Değindiğiniz üçüncü yargı paketiyle getirilen yeni düzenleme de bir ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. O kapsamda özel yetkili mahkemeleri kaldırdı parlamento.

Niye kaldırdı?

Uygulamalarından duyulan rahatsızlık nedeniyle. Parlamento, ‘ben bu işleyişten memnun değilim’ dedi. Bu mahkemelerin işleyişinde problem olduğunu düşündü. Tutuklamalardan, uzun tutukluluk hallerinden duyduğu rahatsızlığını bu kararıyla ifade etti yasama organı.

Yasama organı, yargıya dedi ki; ‘Tutukluluk bir tedbirdir ama siz bu tedbiri mahkumiyete dönüştüremezsiniz. Mevcut uygulamada mahkumiyete dönüştürüyor, mağduriyetlere sebebiyet veriyorsunuz...’ Ayrıca biliyorsunuz parlamentoda tutuklu milletvekilleri konusu da çok tartışıldı. Bu durum, siyasi bir sorun doğurmaktadır. Bunun da adli kontrol mekanizmasıyla ortadan kaldırılması gerektiği mesajı da bunun içinde verilmiştir. Adli kontrol sisteminde daha önce üç yıl olan ceza üst sınırı da kaldırarak en ağır cezayı gerektiren suç isnatlarında dahi tahliye kararı verebilmeleri için yargının eli güçlendirilmiştir...”

“Sadece bu kadar da değil. Yasama, yargıya bir şey daha dedi” diyor ve anlatıyor:

“Tutuklu sanıkların tahliye taleplerine böyle genel geçer, soyut laflarla red diyemezsiniz. Eğer tahliye etmiyorsanız gerekçesini, somut delilleriyle yazın, dedi yasama organı. Bu konuda kamuoyundan gelen yaygın şikayetler vardı ve yasama da bunu dikkate almıştır. Uygulayıcılara (hakimlere) bir mesaj vermiştir. Kuralı değiştirmiştir, yeni kural getirmiştir yasama organı. Bu kuralların uygulanması gerekir...”

Peki, bu yasal düzenlemeler yürürlüğe gireli bir ay oldu. Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarını yürüten mahkemeler açısından sanki değişen bir şey olmamış gibi. Bu yasayla umutlanan tutukluların yaptıkları tahliye başvuruları, tam da Meclis Başkanı Çiçek’in altını çizdiği gibi “genel geçer, soyut laflarla” reddedildi.

Konuşulan soruyu soruyorum Cemil Çiçek’e:

“Bu tutumuyla özel yetkili yargı acaba sizinle bir inatlaşma içine mi girdi?”

Şu yanıtı veriyor:

“Onu bilemem. Ben Meclis Başkanı olarak öyle bir tartışmaya girmem. Parlamento, yani yasama organı kural değişikliği getirmiştir, yeni kural koymuştur. Ben de bu kuralla ilgili görüşümü açıkladım, parlamentonun mesajını ifade ettim...”

Soruyu üsteleyip şu şekilde yeniden sordum:

“Fakat yargı, yasamanın, sizin, bu mesajınızı pek de dikkate almıyor. Hatta bir mahkeme, yasayla amir hüküm getirilmesine karşın, tutukluluğun devamı için gerekçe yazamayacağını, bunun ihsası rey anlamına gelebileceğini söyledi. Bu sorun nasıl aşılacak?” Yanıt verirken, Adalet Bakanlığı ve HSYK’yı adres gösterdi gösteriyor Meclis Başkanı:

“Bundan sonrası yürütmenin ve yargıyla ilgili kurumlarındır. Yani Adalet Bakanlığı ve HSYK gibi kurumların görev alanına girer. Yargı bağımsızdır ama sorumsuz değildir...”

Evet bakalım HSYK parlamento iradesinin özel yetkili mahkemeleri de bağlaması için ne gibi tedbirler alacak?

DİĞER YENİ YAZILAR