Liman krizi ‘küllendirilmeye’ çalışılıyor...

Devlet zirvesinde derin sarsıntılara, sert siyasi tartışmalara neden olan “liman atağı” AB Bakanlar Konseyi’nin önceki günkü toplantısında alınan kararla birlikte gerçekten “sözde” kaldı. Çünkü Türkiye önerisini yazılı değil, sözlü olarak AB Dönem Başkanlığı’na iletmişti

Haberin Devamı

Devlet zirvesinde derin sarsıntılara, sert siyasi tartışmalara neden olan “liman atağı” AB Bakanlar Konseyi’nin önceki günkü toplantısında alınan kararla birlikte gerçekten “sözde” kaldı. Çünkü Türkiye önerisini yazılı değil, sözlü olarak AB Dönem Başkanlığı’na iletmişti.

Liman atağı sözde kaldı ama tartışmaları devam ediyor. Olayın devlet zirvesinde ve üst bürokraside açtığı yara da...

Şimdi artık bu sözlü önerinin zirvede açtığı yaraların sarılması gündemde. İyice gerilen Çankaya-Hükümet ve Hükümet-Genelkurmay ilişkilerinin normalleştirilmesi, yanlış anlamaların giderilmesi için adımlar atılacak.

Dün yapılan Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısı bu bakımdan önemli bir zemin oluşturdu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile Başbakan Erdoğan ilk kez yüz yüze bu konuyu konuşma fırsatı elde ettiler. Neler konuşulduğu elbette açıklanmadı ancak iki tarafın da bu tatsız tartışmayı geride bırakmayı arzuladıkları biliniyor.

Asker kanadı tartışmanın devamında yarar görmüyor. Genelkurmay Başkanı’nın geçen haftaki demeciyle söylenmesi gereken her şeyin kamuoyuna ifade edildiğini düşünüyor. Bundan sonrası için artık tartışmayı sürdürmenin yarar değil zarar getireceği görüşü hakim oluyor.

Ortak görüş, olayı “küllenmeye” bırakmak yönünde.

Dışişleri Bakanlığı Genelkurmay’ı bilgilendirdi mi bilgilendirmedi mi? Bilgilendirdi ise Genelkurmay Başkanı niye “televizyondan öğrendim” çıkışını yaptı? Yoksa bu bilgilendirme, limanlarla ilgili sözlü öneri AB Dönem Başkanı Finlandiya’ya iletildikten sonra mı oldu? Arzulanan bilgilendirme değil, karar sürecine katılmak mıydı?

Artık gelinen noktadan sonra bu soruların öneminin ve geçerliliğinin kalmadığı düşünülüyor.

İKİ KURUMUN İLİŞKİSİ
Bilgilendirme krizi, devletin zirvesinde estirdiği sert rüzgarların yanı sıra Genelkurmay ile Dışişleri bürokrasisini de karşı karşıya getirmişti. Irak, Kıbrıs ve Ege gibi kritik dış politika konularında bugüne kadar son derece uyumlu bir ortak çalışma örneği sergileyen iki kurum arasında da güven sorunu yaratır mı kaygısı doğmuştu. Ancak her iki önemli kurumdaki ortak hava, ortak kanaat şu şekilde özetlenebilir:

“Hayır, yaşanan bu tatsız olay güvensizlik yaratmaz. Bundan sonrası için bir problem kalmaz...”

SABIR VE TAHAMMÜL
Çankaya-Hükümet ilişkileri konusunda aynı iyimser havayı yansıtabilmek olanaksız. Çünkü o ilişkide ipler, çok önceden kopma noktasına gelmişti. Devletin rutin işleri aksamasın diye iki taraf da bir süre daha zorunlu olarak karşılıklı birbirlerine tahammül edecekler.

Zaten hükümet bir süreden beri zorunlu olmadıkça Çankaya’ya atama kararnamesi dahi göndermemeye özen gösteriyordu. Çünkü, “Nasıl olsa veto edecek. Bekleyelim beş ay sonra yeni cumhurbaşkanı seçildikten sonra göndeririz” yaklaşımı hakim hükümette.

16 Mayıs 2007’ye kadar gün sayılacak, sabredilecek...

DİĞER YENİ YAZILAR