Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye krizi bağlamında yaşanan gelişmelerin Türkiye’nin öngörüleri dışında olmadığını söylüyor.
Hatta, Kuzey Suriye’de PKK kontrolündeki grupların, girişimlerin bayrak eylemlerinin de sürpriz olmadığı anlaşılıyor.
Türkiye Kuzey Suriye’deki bu oluşuma elbette kayıtsız kalmayacak. Bu kesin. Zaten o nedenle özellikle son bir haftadan beri Suriye konusunda başta ABD olmak üzere batılı müttefiklerle yürütülen diplomatik faaliyetin en hassas noktasını bu konu oluşturuyor. Türkiye bu noktadaki hassasiyetini ABD başta olmak üzere meseleye taraf olan bütün unsurlara iletiyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bugün Kuzey Irak’ta Mesut Barzani ile yapacağı görüşme son derece kritik. Suriye’nin kuzeyinde PKK kontrolündeki Kürt grupların bir oldu bitti yaratmasına kesinlikle kayıtsız kalınmayacağını net biçimde anlatacak Davutoğlu.
Muhtemelen geçen pazar günkü iftarda bizlere gösterdiği Kuzey Suriye ile ilgili etnik haritayı da gösterecek Barzani’ye. Bölgedeki etnik yapının değiştirilmesi, bazı kesimlerin o bölgeden sürülmesi gibi tatsız gelişmeler yaşanmaması konusunu gündeme getirecek.
Kritik konu elbette Kuzey Irak’ta yuvalanmış olan PKK varlığı...
PKK’nın üs olarak kullandığı Kuzey Irak üzerinden Suriye’ye geçişinin engellenmesi istenecek.
Aslında bugün Arap Baharı ile birlikte başlayan gelişmenin nereye kadar varacağı konusunda Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun bir öngörüsü var. Ki söylediğine göre, bunu aylar öncesinde Bakanlar Kurulu’na verdiği brifingte de anlatmış. Bizlere de dediği gibi bu coğrafyada şimdi “yüz yıllık tasfiye” yaşanıyor.
Sadece rejimlerin yıkılıp değişmesiyle bitmeyeceği anlaşılıyor sürecin. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından cetvelle çizilen sınırların, oluşturulan sentetik devletlerin bir kısmı da belki bu sürecin sonunda tarihe karışacak.
Ve muhtemelen bugüne kadar bu coğrafyada devlet olamayan, ulusal birliği engellenen tek unsur olan Kürtler tarihlerinde ilk kez devlet olabilecekler. Yüzyıllık “Büyük Kürdistan” hayali de belki gerçek olacak.
Böyle bir gelişme hiç kuşku yok ki ne Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun ne de hükümetin arzuladığı bir durum değil. Ama Türkiye istemese de böyle bir ihtimalin bulunduğunu öngördükleri belli.
Türkiye’de bulunan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın “Suriye’de Özerk Kürt Bölgesi istemiyoruz” biçimindeki demecinin hiçbir değer taşımadığını da çok iyi biliyor Dışişleri bakanlığı ve hükümet.
Çünkü Irak savaşı sırasında ve sonrasında da benzeri açıklamalar fazlasıyla gelmişti Washington yönetiminden. O zaman da Irak’ın bütünlüğünün korunacağını söylemişti ABD.
Fakat şimdiki durum ortada; Kuzey Irak’taki Barzani yönetimi artık bağımsız devlet olmaya çok yakın.
Yarın Suriye’nin kuzeyinde oluşacak özerk yapı ne olacak?
Aslında ne olacağı biliniyor. Fakat Irak savaşı sırasında olduğu gibi daha sonra altında kalınma ihtimali olan sert açıklamalar yapılmamaya özen gösteriliyor.
“Bizim kırmızı çizgimizdir” veya “Müdahale nedenidir” gibi sonunda pek de işe yaramadığı anlaşılan tehditlerden kaçınılıyor.
Sadece “O bölgede PKK veya El Kaide gibi terör gruplarının yuvalanmasına izin vermeyiz” demekle yetiniyor Türkiye şimdilik.
Bu çerçevede Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Barzani’ye vereceği en önemli mesaj da muhtemelen şu olacak:
“Suriye’nin kuzeyinde 900 kilometrelik blok bir Kürt bölgesi olmadığını siz de çok iyi biliyorsunuz. Oradaki Kürt bölgesinin Akdeniz’e çıkışı yok... Arada Arap ve Türkmenler’in yaşadığını biliyorsunuz. Suriye’deki Kürt grupların yanlış adım atmaması konusunda siz de hassasiyet gösterin...”
Bu mesaj etkili olur mu? Olsa bile Barzani PKK’yı nasıl ikna edecek?
Suriye krizinde Türkiye açısından asıl kritik süreç şimdi başlıyor.
Kuzey Suriye ve Büyük Kürdistan...
Haberin Devamı