Irak'taki ve özellikle de Kuzey Irak'taki gelişmeler Türkiye'nin dış politikasında çok kritik bir gündem maddesi oluşturuyor.
Irak konusu iki bakımdan kritik.
* Birincisi, Kürt federasyonu bağımsız Kürt devletine geçişin ilk aşaması mı olacak yoksa Irak'ın siyasal birliği ve toprak bütünlüğü bu formülle korunabilecek mi? Ve Kerkük'ün statüsü nasıl belirlenecek?
* İkincisi ise, Kuzey Irak dağlarında yuvalanan PKK veya Kongra-Gel terör örgütü nasıl tasfiye edilecek?
* Türkiye Irak'ta etnik yapı ve mezhep temeline dayalı bir federasyonu başlangıçta "kesinlikle kabul edilemez" görüyordu. Ancak bugün "Irak'ın siyasal birliğini ve toprak bütünlüğünü bozmamak kaydıyla olabilir" görme çizgisinde.
Iraklı Kürt liderlerin, ABD ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararı da bu yönde olduğu için sorun yok.
Fakat Türkiye'yi rahatsız eden nokta Kerkük'ün statüsü. Kürtlerin Kerkük'ün demografik yapısını değiştirme yönündeki girişimleri. Ve en önemlisi de Kerkük'ü Kürt Federasyonu'nun merkezi ilan etme eğilimi...
Bu yöndeki oldu bitlilere kayıtsız kalınmayacağı önceki gün ve dünkü görüşmelerde KYB Lideri Celal Talabani'ye net biçimde ifade edilmiş durumda.
Talabani böyle bir niyet olmadığını ifade ediyor ancak, Saddam döneminde uygulanan Araplaştırma politikası çerçevesinde yerinden yurdundan edilen on binlerce Kürt ailenin bugün evlerine yurtlarına dönmesi gerektiği konusunda da ısrarlı. Önerdiği çözüm ise Kerkük'e Kürt, Türkmen ve Arapların yönetiminde ortak söz sahibi oldukları özel bir statü verilmesi...
PKK için örtülü af
Talabani ile yapılan görüşmelerde PKK terörü de kuşkusuz ele alındı. Talabani bu noktada kamuoyuna da açıkladığı görüşlerini yineliyor.
Ve ilginç bir öneri getiriyor; eve dönüş yasası olarak adlandırılan son kısmi af yasasının işlemediğini belirterek, silah bırakıp Türkiye'ye teslim olan örgüt militanlarının ceza görmeyeceği güvencesi verilmesi halinde örgütün bölünüp dağılacağını anlatıyor.
Bu yöndeki öneri aslında sadece Talabani'den gelmiyor, PKK'ya karşı ortak operasyon sözünden sürekli yan çizen ABD'nin de hatta AB'nin de Türkiye'ye dolaylı olarak verdiği mesajın özeti şu: Bölücü örgütün tam olarak etkisizleştirilmesi için dağdaki militanlara ceza almayacakları, hapse atılmayacakları güvencesi verilerek teslim olmalarının sağlanmasına yönelik formül bulunması...
Yani "Topluma Kazandırma Yasası" olarak adlandırılan ama işe yaramayan geçen yılki kısmi af formülünün yeniden düzenlenerek lider kadro dışındaki militanlara örtülü af getirilmesi.
Hükümet böyle bir af formülünü göze alabilir mi?
Çok zor...
* Hafta sonunda Ankara'da ABD Başkanı George Bush ile yapılacak görüşmeler bu açıdan büyük önem taşıyor. Hem Cumhurbaşkanı Sezer hem de Başbakan Erdoğan, Bush'a Kuzey Irak'ta yuvalanan PKK teröristlerine karşı ortak operasyon sözünü hatırlatacak.
* Fakat, ABD'nin Ankara Büyükelçisi'nin geçen hafta düzenlediği basın toplantısında yaptığı "Gündemimizde PKK'ya karşı askeri operasyon yok" biçimindeki açıklamasına bakılacak olursa Bush'tan ortak operasyon konusunda olumlu yanıt gelmesi zayıf bir olasılık.
Kuzey Irak ve PKK
Irak'taki ve özellikle de Kuzey Irak'taki gelişmeler Türkiye'nin dış politikasında çok kritik bir gündem maddesi oluşturuyor
Haberin Devamı