Kuzey Irak gerilimi tırmanıyor...

Türkiye’nin gündemi iki ana noktaya kilitlenmiş durumda. İçerde cumhurbaşkanlığı seçimi, dışarda ise Irak, özellikle de Kuzey Irak meselesi

Haberin Devamı

Türkiye’nin gündemi iki ana noktaya kilitlenmiş durumda. İçerde cumhurbaşkanlığı seçimi, dışarda ise Irak, özellikle de Kuzey Irak meselesi.

Başbakan Erdoğan’ın yılın ilk günlerinde ifade ettiği, “Irak meselesi bizim için artık AB’nin de önündedir” sözünün kerameti her geçen gün biraz daha netlik kazanmaya başlıyor.

Kerkük ve Kuzey Irak konusunda Türkiye’nin taşıdığı ve yüksek sesle dile getirdiği hassasiyete karşı taraftan anlayış gelmediği gibi, Türkiye’yi rahatsız edecek yeni bir uygulama, yeni bir tahrik unsuru ile yanıt veriliyor. Ve Irak konusundaki gerilim giderek tırmanıyor.

Son bir haftada yaşanan çok çarpıcı örnekler var bu konuda. TBMM iktidar ve ana muhalefet partilerinin verdikleri ortak önerge ile Irak ve Kerkük’teki gelişmelerle ilgili bir gizli oturum yapıyor. Hemen ertesi gün Mesut Barzani, Kuzey Irak Kürt Parlamentosu’nu Türkiye gündemi ile olağanüstü toplantıya çağırıyor. Yani bir anlamda Ankara’ya karşı misilleme yapıyor.

Türkiye Kerkük’le ilgili kaygılarını dile getiriyor, Kerkük’ün statüsü ile ilgili referandumun ertelenmesi gereğini söylüyor. Yanıt ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson’dan geliyor:

“Kerkük Irak’ın iç işidir. ABD dahil hiçbir dış gücün Irak halkına kendi iç meselelerini nasıl çözümleyeceklerini dikte etmemeleri gerektiğine inanıyoruz...”

Büyükelçi öyle şeyler söylüyor ki sanki Irak bugün ABD işgalinde değil, orada olup bitenlerle ABD’nin hiçbir ilgisi yok...

Türkiye’nin en önemli müttefiki, sözde stratejik ortağı ABD’nin Ankara Büyükelçisi, Ankara’nın en önemli “kırmızı çizgilerimden biri” diye dünyaya ilan ettiği Kerkük meselesi konusunda net bir uyarı yapıyor: Bu çizgiyi unutun, bu mesele sizi ilgilendirmez...

Bir başka şey daha öneriyor Büyükelçi Wilson: “PKK ile mücadele için Kuzey Irak’taki bölgesel yönetimle daha yakın işbirliği içine girin...”

Yani Kerkük meselesi yüzünden Kuzey Irak’taki otorite ile yani Barzani ile ilişkilerinizi zayıflatırsanız bundan PKK ile mücadele de zarar görür, halbuki Türkiye Kerkük meselesini unutur, burayı ABD yönetimi ve Irak Kürtleri’nin insafına bırakırsa PKK ile mücadelede sonuç alma ihtimali var, demeye getiriyor.

ABD yönetimi, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Kürt yönetimini kabullenmesini, Kürtler’in bağımsız devlet yolunda ilerleyişine ses çıkarmamasını ve daha yakın bir diyalog ve işbirliği içine girmesini arzuluyor ve hatta zorluyor.

Bu açıdan dün ortaya çıkan bir gelişme son derece çarpıcı.

Irak Ulusal Petrol Şirketi SOMO, Türkiye üzerinden bu ülkeye petrol ürünleri nakliyatı yapan firmalara bir yazı gönderiyor. Yazıda özetle, “sözleşmeleriniz iptal edilmiştir. Eğer bundan sonra aynı işi yapmak istiyorsanız Kuzey Irak’taki bölgesel yönetimden (Yani Barzani’den) onay alın” deniyor.

Gerçi yurt dışına giderken Başbakan farklı konuştu ama Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in dünkü açıklamasında ifade ettiği gibi acaba birileri gerçekten Türkiye’ye bir şeyleri dayatmak mı istiyor? Yani Kuzey’de bağımsız bir Kürt devletini tanımaya alıştırmaya mı çalışıyor? Onu elbette zaman gösterecek.

Ancak bu durum, Irak ve “kırmızı çizgiler” konusunda Türkiye’yi hızla kritik bir viraja doğru getiriyor.

DİĞER YENİ YAZILAR