Tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmamasıyla başgösteren siyasi kriz devam ediyor.
BDP’nin, daha doğrusu BDP destekli bağımsızların Meclis’i boykot edip cezaevinde tutuklu bulunanlar dışındaki 30 milletvekili ile Diyarbakır’da alternatif toplantı yapması, CHP’nin Meclis’e gelmesi ancak protesto amacıyla yemin etmemesi, Türkiye’nin özlediği bir tablo değildi. Özlenen barış ve uzlaşı ortamını zora sokan bir sonuçtu.
Ve sürdürülebilir bir durum da değil dünkü tablo.
Siyaset kurumu bu krizi aşabilecek mi?
Elbette aşmak durumunda. Hem de fazlaca zaman kaybetmeden. Ama nasıl?
Dün aslında bir yandan bu kriz ortamı gelişirken diğer yandan da krizin aşılabileceği sinyalleri gelmeye başladı.
“Hapisteki arkadaşlarımıza yemin etme yolu açılmadan biz de yemin etmeyeceğiz” diye CHP Grubu’nun tutumunu ilan eden Kemal Kılıçdaroğlu diğer yandan da bu krizin nasıl aşılabileceğinin ipuçlarını verdi dün.
Krizi aşma gücü ve kapasitesini elinde bulunduran Başbakan Tayyip Erdoğan da aslında çözüme kapalı olmadığını söyledi.
Yani dün itibariyle Meclis’te bir yandan kriz rüzgarları eserken diğer yanda da çözüm umutları yeşermeye başladı.
Yaşanmakta olan krizi tek hamlede ve tümüyle aşabilmek mümkün değil. Çözüm iki aşamada bulunacak.
Birinci aşama CHP’nin olmazsa olmaz koşulu (aslında demokrasinin de olmazsa olmazı sayılabilecek bir durum) olan tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasının yolu açılacak.
Bunun için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı formül önemli. Kılıçdaroğlu’nun açıkladığına göre CHP’nin hukukçu kurmayları Ceza Muhakemeleri Usul Yasası’nda tek maddelik bir değişiklik teklifi hazırlıyorlar. Henüz kesin olmamakla birlikte bu teklifle muhtemelen sözkonusu yasanın 100. maddesine bir fıkra eklenecek.
Şöyle ki;
“Milletvekilleri hakkında anayasanın 14. maddesine göre açılan davalarda tutuklama kararı verilemez. Bu davalarda yargılananlardan milletvekili seçilenlerin tutukluluğu sona erer...”
Bu veya benzeri bir teklif en yaşlı üye sıfatıyla geçici başkanlık görevini üstlendiği için yemin eden CHP’li tek üye Oktay Ekşi tarafından bugün yarın Meclis’e sunulacak.
Tabii ki bu noktada iktidarın tavrı önem kazanıyor.
Erdoğan bu çözüm önerisine ne diyecek?
Dün yemin töreni için Meclis’e gelişinde Erdoğan’a bu konu soruldu. Kısa yanıt verdi Başbakan: “Tekliflerini açıklasınlar değerlendiririz.”
Yani Başbakan çözüme kapalı değil.
Bu konuda AKP ve CHP’nin hatta MHP’nin de kurmayları arasında bugün bir görüşme ve pazarlık trafiği yaşanması kuvvetli ihtimal.
Çünkü, AKP’li Cemil Çiçek, Meclis Başkanlığı’na adaylığı konusunda nabız yoklamak için bugün Haluk İpek’le birlikte önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret edecekler. Bu görüşmeler sırasında konu tartışmaya açılabilir.
Eğer partiler arasında bugün bir uzlaşmaya varılabilirse sözkonusu yasa değişikliği bir iki gün içinde jet hızıyla yürürlüğe sokulabilir ve tutuklu 8 milletvekili önümüzdeki hafta Meclis’e gelebilir.
Yasa değişikliği üzerinde bugün uzlaşma sağlanırsa CHP de yemin boykotundan vazgeçer.
Ancak krizin tümüyle aşılması BDP’nin ikna edilmesine bağlı. BDP’nin ikna olma koşulu ise KCK davasından tutuklu bulunan 5 milletvekilinin serbest bırakılması ile sınırlı değil. Mazbatası YSK tarafından iptal edilen Hatip Dicle’nin milletvekili olabilmesi ise Anayasa’nın en az iki maddesinin değiştirilmesini gerektiriyor. Ama bu aşamada böyle bir değişikliği yapabilmek güç.
Bu nedenle ikinci aşama olarak iktidarın yaz tatilinin ardından Meclis açılır açılmaz yeni anayasayı beklemeden lokal bir anayasa değişikliği yapmayı kabul ederek niyet beyanında bulunması gündeme gelebilir. 5 milletvekilinin serbest kalması ve böyle bir niyet beyanı, BDP açısından bir tür güven arttırıcı adım sayılabilir. Bu da BDP’nin “yetmez ama evet” tavrını benimsemesini sağlayabilir ve kriz bir kaç hafta içinde tümüyle sona erebilir.
Ankara’da konuşulan iyimser ihtimal bu...
Krizde çözüm sinyalleri...
Haberin Devamı