Koalisyon fırsat penceresi açar mı?

Haberin Devamı

22 Temmuz seçimleriyle oluşacak yeni parlamentonun ilk ve en önemli görevi 11. Cumhurbaşkanı’nı seçmek olacak.

Anayasa Mahkemesi kararıyla içtihat haline gelen üçte ikilik (367 milletvekili) toplantı yeter sayısı nedeniyle bu kez seçim ve seçim sürecinin Nisan ayında başarısız geçen ilk denemeden çok farklı olacağına hiç kuşku yok.

Geçen seferkinin aksine bu kez zorunlu bir uzlaşma arayışı sürece damgasını vuracak. Ki, kulislere yansıyan iddialara göre Başbakan Erdoğan da şimdiden bunun zihni hazırlığı içinde. O nedenle Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olma şansının artık sıfıra yakın olduğu iddiaları kulislerde konuşuluyor.

Aslında Nisan ayındaki başarısız cumhurbaşkanlığı süreci Türkiye’de “olamayacakları” net biçimde herkese gösterdi. Cumhurbaşkanı tek partinin (Meclis’teki sandalye sayısı ne kadar yüksek olursa olsun) dayatması ile gerilim ve çatışma ortamı ile seçilemeyecek. Cumhurbaşkanı sistemle, kurumlarla, tüm toplum kesimleri ile uzlaşma ile seçilecek.

Ayrıca, AKP her ne kadar yine çok yüksek oy alacağına inansa da üç partili bir parlamentoda geçen dönemdeki gibi üçte ikilik bir çoğunluğu sağlayabilmesinin imkansızlığını da görüyor.

Kuşku yok ki CHP ve MHP de öyle...

O zaman ne olacak? Genel başkanlar bu günkü üslubu, birbirleri hakkında hakarete varan eleştiri ve suçlamaları seçim sonrasında ister istemez bir kenara bırakmak zorundalar...

Aksi yeni bir erken seçim demek olur ki, seçimden yeni çıkmış bir parlamentoyu erken seçime götürmek pek kolay değil. Liderler gönüllü uzlaşmasa dahi hem toplumun hem de milletvekillerinin baskısı ile zoraki de olsa bu uzlaşma sağlanacak.

Bunun ötesinde yeni Meclis’in koalisyon için de uzlaşma arayışına gitmek zorunda kalması da uzak bir ihtimal değil.

Gerçi bugün hiçbir genel başkan koalisyonu, koalisyon ortaklığını değil konuşmak aklına bile getirmek istemiyor. Öyle ki barajı geçip geçemeyeceği dahi tartışmalı partiler bile tek başına iktidar hesabında bugün. Siyaseten o da normal.

Ancak seçimden sonra gerçekle yüzleşecekler.

Kamuoyunun ve iş dünyasının en büyük korkusu Türkiye’nin yeniden koalisyonlar dönemine girme ihtimali. Haksız bir korku değil bu. Türkiye bugüne kadar koalisyonlardan çok sıkıntı çekti. Geçmişteki bütün koalisyon dönemleri Türkiye’ye ekonomik ve siyasi krizler yaşattı. Onun için kimse koalisyon arzulamıyor.

Ama acaba istenmese dahi koalisyondan başka bir seçenek kalmaz ise ne olacak? Bu dünyanın sonu mu demek? Koalisyon Türkiye için bir fırsat penceresi açamaz mı? Üyesi olmaya çalıştığımız AB’de pek çok ülke koalisyonlarla idare ediliyor. Son örneği Almanya bir araya geleceklerine hiç ihtimal verilmeyen Hıristiyan Demokrat Parti ile Sosyal Demokrat Parti’nin büyük koalisyonu, birbuçuk yıldan beri başarıyla yoluna devam ediyor.

Türkiye’de de acaba kaçınılmaz olduğu anlaşılırsa CHP ile AKP bir araya gelemez mi? Gelebilseler, Türkiye’nin yıllardan beri çözemediği kritik bazı meseleleri daha kolay çözülemez mi?

Örneğin, irtica tartışmaları bitirilip terörle mücadele konusunda daha etkin bir mücadele izlenebilir mi? Ya da türban ve imam hatip gibi kriz alanlarını köklü bir çözüme kavuşturmak daha kolay olabilir mi?

5 yıl önce Türkiye’de bazı çevreler için kabus senaryosu AKP’nin tek başına iktidara gelmesiydi. Bugün aynı çevreler AKP yine tek başına iktidar olsun diye dua ediyor. Korkuları koalisyon. Acaba bu korku da boşa çıkarılabilir mi?

DİĞER YENİ YAZILAR