Kişisel mi, devlet politikası mı?

Haberin Devamı

“Kürdistan” ne kelime, üç ay öncesine kadar Türkiye’de dikkatli hiçbir resmi yetkili “Kürt Yönetimi”, hatta “Kuzey Irak Yönetimi” ifadelerini bile kullanmıyordu. En fazla “Irak’ın Kuzeyindeki Yerel İdare” deyimi kullanılıyordu. Hatta asker kanadın Kürt liderlerle ilgili yakıştırması “Aşiret Reisi” gibi küçümseyici ifadeler yüklüydü. Şimdi ise Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst makamında oturan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Kürdistan Bölgesel Yönetimi” diyor. Tıpkı Kürtler’in dediği gibi, Irak Anayasası’nda yazıldığı gibi.

Abdullah Gül’ün bu ifadesi dün Ankara’da çok tartışıldı. Söylem, iktidar milletvekillerini de şaşırttı, muhalefeti de.

CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, Cumhurbaşkanı Gül’ün “Kürdistan Bölgesel Yönetimi” ifadesini benimsemesini, “Kişisel” diye niteliyor. Acaba gerçekten öyle mi?

Gül, Bağdat’a giderken, birden aklına geldi ve mevkidaşı Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Irak Kürtleri mutlu olsun diye mi bu ifadeyi dillendirdi?

İhtimal dışı.

Çünkü Cumhurbaşkanı Gül, böyle kritik bir ifadeyi laf olsun diye söyleyecek, ağzından kaçıracak kadar acemi bir politikacı, yeni yetme devlet adamı değil. Devleti yeterince tanımadığı ise hiç söylenemez. Yıllarca Başbakan olarak, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev yapmış, Türkiye’nin temel devlet politikalarının ne olup ne olmadığını, temel kırmızı çizgilerin nasıl ve hangi zeminlerde değiştirilebileceğini çok iyi bilen bir politikacı ve devlet adamı.

Belli ki Kürt sorunu ve Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi ile ilişkiler uzun süredir devletin üst katlarında tartışılıp değerlendirilmiş. 5-6 ay öncesine kadar “hasım, nankör, Türkiye düşmanı” gözüyle bakılan Barzani ile ilişkilerin yeni bir düzleme çekilmesi konuşulup karara bağlanmış.

Türkiye’nin Kuzey Irak ve Bölgesel Kürt Yönetimi ile bundan böyle izleyeceği yeni hitap ve ilişki düzeni sadece Cumhurbaşkanı Gül’ün kişisel fikri değil, hükümetin, asker ve sivil üst kademe bürokrasinin ortak bir yaklaşımı. Yani muhtemelen devletin en üst güvenlik kurumu olan Milli Güvenlik Kurulu’nda bu mesele değerlendirilip karar altına alınmış.

Şimdi muhtemelen CHP ve MHP muhalefeti bu konuyu, bu tartışmayı seçim meydanlarına da taşıyacaklar. Dün CHP’li Hakkı Süha Okay’ın dediği gibi Cumhurbaşkanı’nın resmi devlet politikası ile ters düştüğünü iddia edenler de çıkabilir. “Bugün orayı Kürdistan diye tanımlarsanız yarın da Türkiye coğrafyasının bir bölümü için Türkiye Kürdistanı demek zorunda kalabilirsiniz” eleştirisini getirenler de olabilir.

Fakat gerçek durum pek öyle değil. Türkiye Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi ile yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor. PKK’yı, terörist unsurları dışlayan bütün Kürt unsurlarla daha sıcak bir ilişki geliştirmeyi deniyor şimdi.

Aslında Iraklı Kürtler’in de işine gelen Türkiye ile dostluk. Fakat bu dostluk ilişkisini zedeleyen PKK unsuru aradan nasıl çıkarılacak?

Türkiye, Kuzey Irak’taki PKK varlığının tasfiyesi konusunda Irak’la, Bölgesel Kürt yönetimi ile ve ABD ile samimi ve sonuç alıcı bir işbirliğine yakın gözüküyor.

Tabii ki bu arada bir de genel af önerisi var. Ancak o konunun şu sırada tartışma gündemine gelmesinden bile rahatsız hükümet. Ama seçimler sonrasında belki yeni bazı açılımlar gündeme gelebilir...

DİĞER YENİ YAZILAR