Kimin kazanacağı belli olan seçime seçim denir mi?

Türkiye son derece önemli, son derece kritik bir seçimin eşiğinde. Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı seçilecek

Haberin Devamı

Türkiye son derece önemli, son derece kritik bir seçimin eşiğinde. Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı seçilecek. Ama seçim heyecanı sadece Tayyip Erdoğan’ın aday olup olamayacağıyla ilgili. Çünkü aday olduğunda seçileceği kesin. Erdoğan parti teşkilatlarında anket yaptırıyor, bazı sivil toplum örgütlerinin görüşlerini alıyor ve bu arada en önemlisi de cumhurbaşkanlığı seçiminin seçmenleriyle yani AKP milletvekilleriyle görüşmeler yapıyor “kim aday olsun” diye. Tabii ki milletvekillerinin kahir ekseriyeti “siz” diyor. Zaten aksini söyleyemeyecekleri belli...

Önceki gün 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile cumhurbaşkanlığı seçimini ve tartışmaları konuştuk. Tayyip Erdoğan’ın aday olup seçileceğinden pek kuşku duymayan Demirel, “seçim” denmesine itiraz ediyor:

“Seçim tercihe dayanır. Seçim dediğiniz şey ’o mu olsun, bu mu olsun” tercihinin yapılabildiği ortamdır. Bugün böyle bir ortam yoktur. Kimin kazanacağı belli olan bir yarışa yarış denmez. Kimin kazanacağı kesinlikle belli olan bir seçime de seçim denmez. Sandıktan ne çıkacağı belli olan bir muameledir şu an yapılmakta olan.

Gerçekten de sonucu önceden kesin olarak belli olan bu seçim aslında formaliteden, usul yerine gelsin diye Anayasa’nın hükümlerini yerine getirmekten ibaret. Yoksa bu seçimin aslında tek seçicisi, tek karar vericisi var: Tayyip Erdoğan. Seçim Erdoğan’ın kafasında başlayacak ve bitecek.

İşte Demirel’in itirazı buna. “Anayasa’daki bu kural eskidi” diyor Demirel ve şunları söylüyor:

“En ufak köydeki bir muhtar seçiminde bile 3-4 tane insan çıkıyor yarışıyorlar birbirleriyle. Burada niye yarışma yok soruyorum size, burada yarışı önleyen sistemdir. Meclis seçer dediğiniz yerde eğer böyle bir oy tablosu çıkmışsa Meclis böyle yapar. Bundan sonra yapılacak bir seçimde yine buna benzer bir tablo çıkarsa o zaman cumhurbaşkanı da seçilmiş olacaktır. Yani milletvekilini seçtiğin zaman cumhurbaşkanı da seçilmiş olacaktır. Halbuki aradan 3-4 sene geçecek halkın kompozisyonu değişecek, halkın istediği adamlar değişecek. Halkın rızasının önü kesilmiş olacaktır. Gelin halkın rızasının önünü açık tutun.”

Yani süratle Anayasa değişikliği yaparak cumhurbaşkanını halka seçtirin diyor Demirel. Ama bu artık iyi niyetli bir temenniden ibaret. Erdoğan ve partisi 2002 seçimleriyle elde ettiği fırsatı riske etmeyecektir.

Çünkü AKP de haklı olarak şunu söylüyor “Bizi, bu parlamentoyu halk seçmedi mi?”

Evet halk seçti. Ama acaba bu parlamentoyu, bu iktidarı seçen halk acaba o günün yasaklı siyasetçisi Tayyip Erdoğan’ı da cumhurbaşkanı seçtiğini biliyor muydu? Ya da bugünkü tercihi de hala 2002 yılındaki gibi mi, yoksa değişti mi?

O tercihlerin değişip değişmediği en geç 4 Kasım 2007 günü ortaya çıkacak. Eğer değişmemişse AKP yine tek başına iktidarını koruyabilmişse o gün itibariyle sorun yok. Ya aksi olur yeni dönemde Meclis çoğunluğunu kaybederse ciddi sıkıntı çıkar.

DİĞER YENİ YAZILAR