“Çözeriz” demek kolay ama nasıl çözüleceğini söyleyebilmek, hangi formülle çözüleceğini söyleyebilmek en azından Türkiye’nin bugünkü toplumsal ve siyasal atmosferinde hiç de kolay değil.
Peki imkansız mı?
Hayır, imkansız da değil. Bu mesele çözülür. Ancak çözülebilmesi için önce Türkiye’nin başka temel meselelerinin çözülmesi gerekiyor. Önce siyasal gerilimlerin, toplumsal kutuplaşmanın giderilmesi, siyasal ve toplumsal atmosferin yumuşaması gerekiyor.
Zaten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Herkes okuyabilecek, türban sorununu çözeceğiz” derken bunu YÖK Yasasını veya Anayasayı değiştirerek yapacaklarını söylemiyor. “Bunun için gereken toplumsal desteği yaratacağız” diyor.
Yetmez. Bunun için toplumsal uzlaşmanın yanısıra, kurumsal ve siyasal uzlaşmanın da sağlanması gerekiyor.
Kılıçdaroğlu’nun dünkü Radikal’de yayınlanan türban demecinden sonra CHP’nin hukukçu kurmayları ile konuştuk. Onlar da bu sorunun çözümü için sihirli bir formül olmadığını söylüyorlar. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararlarından sonra konunun çok daha çetrefil hale geldiğini düşünüyor CHP’nin hukukçu kurmayları.
“Çözülemez değil, çözülür ama bunun için Türkiye’nin gerçekten normalleşmesi gerekiyor” deniliyor.
Üniversitelerdeki türban yasağı konusunda CHP kurmaylarının düşündüğü formülün aşamaları şu şekilde özetlenebilir:
- Bu dönemde, bu gerilim ve kavga ortamında türban yasağı konusunda adım atmak mümkün değil.
- Ülkenin bir seçim geçirip rahatlaması, hem toplumsal hem de siyasal tansiyonun düşmesi lazım.
- Yasağın temeli, türbanın normal bir kıyafet veya inanç gereği olmasından değil; siyasal İslamın sembolü olmasından veya toplumun önemli bir bölümünde yer etmiş olan bu yöndeki algı...
Bunun kırılması önem taşıyor.
Toplumsal ve siyasal mutabakat bu algıyı değiştirebilir.
Bu toplumsal, siyasal ve hatta psikolojik bariyerler aşıldıktan sonra işin hukuki ve teknik yanı başlıyor.
Bu noktada eğer uygun toplumsal ve siyasal atmosfer oluşursa o zaman yine anayasa değişikliği gündeme gelecek. En geniş siyasal ve toplumsal mutabakatla, kavga ederek değil, uzlaşarak bir anayasa değişikliği yapılacak.
Anayasa’nın eğitim hak ve ödevi ile çalışma hak ve ödevi konularını düzenleyen hükümlerinde değişiklik gerçekleştirilecek. “Kamusal alan” tanımı, “Kamu hizmeti alan”, “kamu hizmeti veren” personel tanımları yeniden yapılacak.
Kılık kıyafet zorunluluğu sadece kamu hizmeti verenler açısından geçerli olacak. Kamu hizmeti alanlar ise Devrim Yasaları’na aykırı olmamak kaydıyla kamusal alanda istedikleri kıyafeti giyebilecekler.
Bu durumda, üniversitelerde öğrenciler “kamu hizmeti alanlar” kapsamında olacağı için türban dahil istedikleri kıyafeti giyip, takabilecekler. Ancak öğretim üye ve elemanları yine yasak kapsamında olacak.
Devlet hastaneleri, mahkemeler ve tüm devlet daireleri de aynı kapsam içinde olacaklar. Hizmet alanlar için bir zorunluluk olmayacak ancak hizmet veren personel doktor, hemşire, hakim, savcı, tüm devlet memurları şu anda olduğu gibi yine türban yasağı kapsamında olacak.
Öğrenciler için türban serbest olacak.
Ancak tıp fakültelerinde hem hizmet alan hem hizmet veren statüsündeki intörn öğrencileri (uzmanlık eğitimi alan ama aynı zamanda tedavi hizmetlerini de yerine getiren öğrenciler) veya aynı zamanda derslere de giren doktora öğrencileri yasak kapsamında olacak mı olmayacak mı?
Belli değil...
Aslında CHP’lilerin bu formülünün, AKP’nin yıllardan beri hayata geçirmeye çalıştığı ve her seferinde de CHP’nin muhalefet duvarına ve Anayasa Mahkemesi bariyerine takılan formülünden farkı yok. AKP de “kamu hizmeti verenler için yasak devam etsin, hizmet alanlar için kaldırılsın” diyordu.
AKP de bunun için toplumsal ve siyasal uzlaşma arıyordu. Ancak bir takım korku ve kaygılar nedeniyle toplumsal uzlaşma sağlanamadı. Aksine korkular daha da derinleşti, toplum gerildi, cepheleşti. Siyasal mutabakat ise CHP’nin keskin tutumu yüzünden oluşamadı.
Yeni dönemde ne değişecek?
Kılıçdaroğlu muhtemelen CHP iktidarında Türkiye’nin normalleşeceğini, kaygı ve korkularından sıyrılacağını düşünüyor. Toplumdaki sert kutuplaşmaların ortadan kalkmasıyla, türbanla ilgili “Siyasal İslamın simgesi” olgusu veya algısının da giderilebileceğini öngörüyor.
Yapılacak düzenlemeye AKP ve MHP de itiraz etmeyeceğine, kimse Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu da yapmayacağına göre sorunun çözümü en azından kağıt üzerinde mümkün gözüküyor...
Kılıçdaroğlu türbana nasıl formül bulacak?
Haberin Devamı