Tayyip Erdoğan AKP’nin Genel Başkanı ve lideri, Devlet Bahçeli MHP’nin Genel Başkanı ve lideri. Mayıs ayındaki kaset komplosuna kadar Deniz Baykal da CHP’nin hem Genel Başkanı, hem lideri idi.
22 Mayıs’taki kurultayda CHP Genel Başkanlığı’na Kemal kılıçdaroğlu seçildi.
Ama Kılıçdaroğlu şimdilik sadece Genel Başkan. Henüz lider değil. Partinin en tepesinden, en alttaki örgütüne, kadrosuna, üyesine kadar Kılıçdaroğlu’nu lider olarak kabullenebilmesi için bazı sınavların, bazı eşiklerin kazasız belasız atlatılabilmesi gerekiyor.
En önemli ve tayin edici sınav, kuşku yok ki 2011 seçimleri olacak. 2011 seçimlerinde alınacak tatmin edici bir sonuç, hele de iktidar veya iktidara ortaklık durumu, Kılıçdaroğlu’nun liderliğini tartışmasız biçimde herkese kabul ettirebilir.
Fakat seçimlere kadar geçecek sürede bu açıdan bazı kritik eşikler var Kılıçdaroğlu’nu bekleyen. Ki bunlardan en önemli olanı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gelen yazı ile ortaya çıkan tüzük problemi.
Kılıçdaroğlu bu problemi nasıl çözecek?
Çözüm noktasında bugünkü Parti Meclis’inde atacağı adım, seçeceği 13 genel başkan yardımcısı ve genel sekreter önemli bir test niteliğinde.
Şu anda CHP’de ikibuçuk güç merkezi olduğu anlaşılıyor. Birinci merkezi Önder Sav, ikinci merkezi Deniz Baykal temsil ediyor. Kılıçdaroğlu bugün itibariyle yarım güç merkezi...
Baykal ve Sav ekiplerinin temsil ettiği iki kanat CHP içinde bugün ciddi bir güç mücadelesi veriyor. Parti tabanında, kongre delegelerinin iradeleri üzerinde de en azından bugün için bu iki isim Kılıçdaroğlu’ndan daha etkili.
Bu etki nasıl kırılacak?
Kılıçdaroğlu’nun bugünden itibaren atacağı adımlara bağlı.
Bu noktada akla şu soru gelebilir.
Mayıs kurultayı öncesinde de CHP’de Baykal ve Sav ekiplerinin çatışması, güç mücadelesi mi vardı?
Hayır yoktu. O dönemde Baykal’ın parti üzerindeki otoritesi tartışmasızdı.
Ancak kaset depreminin ardından yaşananlar ve Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesi, Önder Sav ve ekibini en etkili güç odağı haline getirdi.
Çünkü Kılıçdaroğlu’na Genel Başkanlık yolunu Önder Sav açtı. Kurultay, Önder Sav’ın önderliğinde yapıldı ve Parti Meclisi listesi de büyük ölçüde Önder Sav tarafından dizayn edildi.
Parti Meclisi’nde de MYK’da da Sav kendisine yakın isimlerle Kılıçdaroğlu’nun etrafını kuşattı.
Hemen her önemli gelişmede gücün kendisinde olduğunu hissettirdi Önder Sav.
Kılıçdaroğlu bu durumu fazla önemsemez gözüktü. Seçime kadar parti içinde huzursuzluk var görüntüsü çıkmasını istemedi. Ancak önceki gün yapılan MYK toplantısındaki tartışmalar öyle anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu’nun sabrını taşırdı. İlk defa o toplantıda Sav ve ekibine açıkça rest çekti Kılıçdaroğlu.
İkili arasında Mayıs ayından beri inişli çıkışlı da olsa devam eden balayı önceki gün itibariyle bitmiş durumda.
Şimdi ne olacak?
Kılıçdaroğlu’nun önünde iki yol var.
Birincisi, atamaları Sav ve ekibinin isteği doğrultusunda gerçekleştirmek. Yani bir numaralı genel başkan yardımcılığı görevini Önder Sav veya onun önereceği bir isme vermek. Örgütlerle ilişkileri yine bugüne kadar olduğu gibi Sav’ın yetkisine bırakmak. Diğer genel başkan yardımcılıklarına da yine Sav’a yakın isimleri getirmek.
Bunu yaparsa Önder Sav ile iyi ilişkiler devam eder, ama parti örgütü ile parti içi kamuoyu da parti dışı kamuoyu da bilecek ki, güç merkezi Önder Sav, Kılıçdaroğlu memur genel başkan konumunda...
İkinci ihtimal şu:
Kılıçdaroğlu, bugünkünden farklı bir yönetim oluşturabilir. Örgütlerden sorumlu bir numaralı genel başkan yardımcılığı görevine kendisine yakın bir ismi, örneğin Gürsel Tekin’i atayabilir. Önder Sav’ı da yetkileri daraltılmış genel sekreterlik makamında bırakır veya sıradan bir genel başkan yardımcısı haline getirebilir.
Kılıçdaroğlu acaba öyle mi yapacak?
İkinci şıkkı tercih ederse muhtemelen Baykal ve ekibinin desteğini de arkasına alacak ama kaçınılmaz olarak Önder Sav ve ekibi ile karşı karşıya gelecek. Sav ekibinin ağırlıkta olduğu Parti Meclisi toplantılarında çok zorlanacak.
Kılıçdaroğlu muhtemelen bu zorlukları göze alacak ve “güç bende” diyecek...
Kılıçdaroğlu’nun zor sınavı...
Haberin Devamı