Maçtan sonra televizyonlarda konuşan futbolcular, genellikle şu beylik cümleyi dile getirirler:
“Önümüzdeki maça bakacağız...”
Çünkü maçı kaybetmişlerdir ve oynayacakları ikinci maçı kazanmayı düşünmekten, o maçı kazanmayı hedeflemekten başka yapacakları, taraftara diyecekleri bir şeyleri yoktur.
CHP kurultaylarından sonra da genellikle seçimi kaybeden muhaliflerin söyledikleri önceki güne kadar aşağı yukarı benzer oluyordu.
Fakat önceki gün ve dün yapılan arka arkaya iki tüzük kurultayından çıkan sayısal sonuçtan sonra muhalefetin “Sonraki olağanüstü kurultayı” hedefleyebilecek umut ve enerjisi kalmadı.
Kalmadı çünkü bu tüzük kurultayı muhalefet için, CHP’nin “eski sahipleri” için son şanstı. Bu eski yönetim döneminde belirlenen delegelerle yapılan son kurultaydı. Önceki gün ve dün yapılan kurultaylarda oy kullanan delegelerin tümü Deniz Baykal-Önder Sav yönetiminin belirlediği isimlerdi.
O delege çoğunluğu eski muktedir Genel Sekreter Önder Sav’ın bir işaretiyle Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturtmuştu.
İlginçtir yine aynı delege çoğunluğu Kemal Kılıçdaroğlu’nun arzusu üzerine Önder Sav ve ekibini yönetim kademesinin dışına attı.
Dünkü ve önceki günkü olağanüstü kurultaylar dizisi Deniz Baykal ve Önder Sav ekibinin CHP’de yeniden hakimiyet kurabilmek bakımından son şanslarıydı.
Ama kaybettiler...
Dün ikinci raundu yapılan olağanüstü tüzük kurultayı ile birlikte Kemal Kılıçdaroğlu, iki yıldan kısa bir süre içerisinde CHP’de dördüncü kurultay zaferini kazanmış oldu.
Bu elbette önemli bir başarı ve CHP delegelerinin, CHP tabanının Kemal Kılıçdaroğlu’na olan güven ve umutlarının bir sonucu.
Kılıçdaroğlu’nun yaşadığı bu kurultay zaferleri sonucu dün itibariyle genel başkanlığını, otoritesini tam olarak pekiştirdiği söylenebilir.
Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’na “CHP’nin yeni lideri” diyebilmek için henüz erken.
Liderlik için kurultay zaferlerinin seçim zaferi ile de taçlandırılması gerekiyor. Bunun için de CHP’de vadettiği dönüşümün gerçekleşmesi, “Yeni CHP” sloganının içinin sağlam biçimde doldurulması gerekiyor.
“İki yılda bunu neden gerçekleştiremedi, 2011 seçimlerinde partinin oyu niye yüzde 25’lerde kaldı?” diye Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek, başarısız olduğunu söylemek tabii ki haksızlık olur.
Çünkü şimdiye kadar Kılıçdaroğlu’nun hep mazereti vardı.
Örneğin, yakın çevresinin de ifade ettiği gibi, kendi kadrosunu kuramamıştı. Etrafı Önder Sav’ın belirlediği isimlerce kuşatılmıştı. Hareket alanı dardı. Arzuladığı yönetimi, yakın çalışma ekibini bir türlü oluşturamamıştı. Mevcut yapıdan ancak bu kadarı çıkıyordu...
Ama şimdi Kılıçdaroğlu’nun yakındığı engeller birer birer ortadan kalkıyor. Önceki gün ve dün yapılan iki ayrı kurultayla parti içi muhalefetin gücünü sıfırladı.
Daha da önemlisi CHP’de şimdi ilçe kongreleri yapılıyor. Bu kongrelerden gelen ilk sonuçlar da Kılıçdaroğlu ekibi için umut verici. Kılıçdaroğlu’nun arzuladığı yeni CHP yapısı buralarda da oluşuyor. Örneğin Önder Sav’ın mahallesinde delege seçilemediği söyleniyor.
Şimdi dört-beş aylık süreç önemli. Bu süreçte CHP’nin ilçe ve il örgütleri yeniden belirlenecek, kurultay delegeleri yenilenecek. Haziran sonu veya Temmuz ayı başlarında yapılacak olan olağan kurultaya kendi inisiyatifi ile belirlenen delegelerle girecek Kılıçdaroğlu. O kurultayda artık Baykal veya Sav delegeleri olmayacak. İstediği parti Meclisi’ni, istediği parti yönetimini oluşturacak.
Yani hiçbir mazereti kalmayacak...
Ve 2014 yılı Mart sonunda yapılacak olan mahalli idare seçimlerine mazeretsiz girecek Kılıçdaroğlu. Eğer bu kritik sınavı başarıyla geçer, iktidar yürüyüşünde umut verici bir hamle yapabilirse ne ala; o zaman CHP’nin gerçek anlamda lideri olur. Baykal’ı da Önder Sav’ı da partinin tarihi arşivine kaldırabilir.
Aksi olursa işi zor...
Kılıçdaroğlu’nun mazereti kalmadı...
Haberin Devamı