Hem Türk hükümeti hem de KKTC hükümeti 24 Nisan'da yapılacak referandumda iki taraftan da evet çıkmasını samimi biçimde arzuluyor. Fakat gerek Yunanistan'daki hava gerekse de Kıbrıs Rum kesimindeki siyasi dengeler bugünkü durum itibariyle Rum tarafından ret çıkacağı kanaatini kuvvetlendiriyor.
KKTC'de ise Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş her ne kadar "hayır" kampanyasına var gücüyle asılıyor olsa da yüzde 60'in üstünde bir çoğunlukla sandıktan evet çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Sonuç bugünkü tahminler doğrultusunda çıkarsa, yani Türk kesimi evet, Rumlar hayır derse ne olacak?
Tabii ki Rum kesimi somut olarak pek bir şey kaybetmeyecek. 1 Mayıs 2004'te tek başına AB'ye tam üye olarak katılacak. Türk tarafının bunda bir kazancı olmayacak. Türkiye'nin AB ile ilişkileri çok zor bir sürece girecek. O nedenle Başbakan Erdoğan ve hükümetin arzusu iki taraftan da evet çıkması yönünde. Çözüm planına çekimser kalan çevreler ve kurumlar Türk tarafının "evet" Rum tarafının "hayır" demesini Türkiye ve KKTC açısından "en hayırlı çözüm" olarak görüyor.
Çünkü böyle bir durumda, uzlaşmaz tarafın Türkiye ve KKTC değil, Rumlar olduğu uluslararası platformda tescil edilmiş olacak. Mevcut durumun, bölünmüşlüğün ve kuzeyde ayrı devletin devamı haklılık kazanacak. KKTC belki yine bağımsız bir devlet olarak tanınmayacak ama ekonomik ambargolar büyük ölçüde kalkacak. KKTC'nin ekonomik gelişmesi hızlanacak, turizm canlanacak.
Tabii bu arada çözümsüzlüğün sürmesi ve Rum kesiminin Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB'ye tam üyeliğinin, Türkiye -AB ilişkilerinde çok ciddi sorunlar doğuracağına da kuşku yok.
Böyle bir durumda yıl sonunda Türkiye'nin tam üyelik müzakereleri için AB'den takvim alabilmesi iyice zora girecek. Çünkü, istediği çözüm formülünü kabul ettirebilmek için Rum kesimi ve Yunanistan Türkiye'nin AB üyeliğini koz olarak kullanacak.
Denktaş devam edebilecek mi?
Bugünkü tahmin ve beklentiler doğrultusunda eğer 11 gün sonra yapılacak olan referandumda Türk tarafından yüksek oranlı bir "evet" çıkarsa bunun da ciddi bazı siyasi sonuçları olacağına kuşku yok.
Çünkü bugün Cumhurbaşkanı Denktaş ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın zaten limoni olan işkileri son günlerde iyice gerilmiş durumda. İki liderin hemen her gün karşılıklı olarak medya aracılığıyla sürdürdükleri polemik, 24 Nisan sonrası için ilişkilerde sancılı bir sürecin başlayacağının işareti sayılıyor.
Özellikle de şu anda Denktaş'ın AKP'nin siyasi rakipleri ve MHP ile yakın işbirliği içinde hareket etmeye başlaması, MHP'nin Denktaş'ın yanında Ada'daki hayır kampanyasına katılacak olması AKP'deki Denktaş antipatisini artırıyor.
AKP kurmayları, Denktaş için 24 Nisan sonrasının asıl zorluğunun Türk hükümeti ve AKP ile değil Kıbrıs toplumu ile ilişkileri bakımından yaşanacağını iddia ediyorlar.
Çünkü referandum Denktaş'a rağmen yüksek oranlı bir "evet"le sonuçlanır ise o zaman Cumhurbaşkanlığı makamı tartışmalı hale gelecek. Denktaş bu sonucu nasıl kabullenecek, toplum liderliğini nasıl devam ettirebilecek? Hiçbir şey olmamış gibi devam mı edecek yoksa sonucu kendisine yönelik bir güvensizlik olarak algılayıp istifa mı edecek? Veya güven tazelemek için KKTC'de yeni bir seçimin, yeni bir iç siyasi hesaplaşmanın düğmesine mi basacak?
Referandum sonuçları ile ilgili gerek Kıbrıs'ta gerekse Ankara'da pek çok spekülasyon yapılıyor, senaryo üretiliyor. Bütün bunlar tabii ki tahmin ve kurgulardan ibaret. Kesin olan bir şey var ki, sonuç ne çıkarsa çıksın Kıbrıs'ta hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...
Kıbrıs senaryoları ve Denktaş...
Hem Türk hükümeti hem de KKTC hükümeti 24 Nisan'da yapılacak referandumda iki taraftan da evet çıkmasını samimi biçimde arzuluyor. Fakat gerek Yunanistan'daki hava gerekse de Kıbrıs Rum kesimindeki siyasi dengeler bugünkü durum itibariyle Rum tarafından ret çıkacağı kanaatini kuvvetlendiriyor
Haberin Devamı