Kapatma davası ve Ergenekon...

Haberin Devamı

Birbiriyle ilgisi yok” deniyor. Doğal olarak da olmaması gerekir. Birisi varolduğu iddia edilen, savcıların deyimiyle “darbe dahil her türlü kötülüğü yapabilecek çapta, çok tehlikeli, klasik olmayan bir terör örgütü” ile ilgili soruşturma. Diğeri, iktidar partisi hakkındaki kapatma davası.
Soruşturma başlayalı bir yıldan fazla oldu. Kapatma davası ile ilgili iddianame ise ise dörtbuçuk ay önce açıklandı.
Doğal olarak ve hukuken bu iki olay arasında hiçbir bağ, hiçbir paralellik olmaması gerekiyor. Ama ne yazık ki bu paralellik toplumun geniş kesimlerinde de siyaset dünyasında da kuruluyor.
İşin ilginç yönü doğal ve hukuken hiçbir bağ olmamasına karşın bu iki olayın seyrinde garip tesadüfler yaşanıyor. Kapatma davası iddianamesinin mürekkebi kurumadan Ergenekon’la ilgili şok gözaltılar yapılıyor. İlhan Selçuk, Kemal Alemdaroğlu, Doğu Perinçek gözaltına alınıyor. Başsavcılık ve AKP, Anayasa Mahkemesi’nde son sözlerini söylerken bu kez emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon ile gazeteci Mustafa Balbay ve Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygun gözaltına alınıyor. En çarpıcı tesadüf de Ergenekon iddianamesinin kabul edilip edilmeyeceğinin kesinleşeceği gün olan 28 Temmuz’da Anayasa Mahkemesi’nin de karar için oturumlara başlayacak olması.
Bunlar elbette tesadüften ibaret. Ama bu gibi tesadüfi gelişmelerden yola çıkılarak iki dava arasında bağ kuruluyor.
Bu bağın kurulup kurulmamasından daha önemli olan bu iki olayın Türkiye’nin gündemini kilitlemiş olması. Türkiye aylardan beri bu iki önemli dava ile yatıp kalkıyor.
Neyse ki AKP hakkındaki dava bir iki hafta içinde sonuçlanacak. Karar ne yönde çıkarsa çıksın olay kapanmış olmayacak, ancak en azından Ergenekon’la paralellik arayışları ortadan kalkmış olacak.
Yoksa AKP hakkında verilecek olan karar ne yönde olursa olsun siyasette çok önemli gelişmelere, ciddi dalgalanmalara yol açacağına hiç kuşku yok.
Karar kapatma yönünde çıkarsa, Türkiye’nin sonbahar aylarında bir erken genel seçime gideceği kesin. Hatta Ankara’da son günlerde esen havaya bakılırsa AKP kapatılmasa dahi erken seçim kaçınılmaz olacak. O zaman da 29 Mart’taki yerel yönetim seçimleri ile erken seçim birleştirilecek.
Ve bu dönem parlamentosu ömrünü tamamlamış olacak.
Bu dönemden, bu dönem parlamentosundan akıllarda ne kalacak?
İki olay:
- Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi...
- Üniversitelerdeki türban yasağının anayasa hükmü haline dönüştürülmesi...
Hem de anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek hükümlerinden biriyle kilitlenmesi.
Türkiye 2007’deki erken seçime cumhurbaşkanlığı inatlaşması nedeniyle gitmişti.
22 Temmuz 2007 seçimleri bu inatlaşmanın kilidini açtı. AKP’nin aldığı yüzde 46,6’lık oy Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçip Çankaya Köşkü’ne çıkarmaya yetti. Ama o seçim yüzde 46,6’lık oy desteğinin verdiği kredinin önemli bir bölümünün harcanmasına neden oldu. Kredinin kalan kısmını da “velev ki” diye başlayan türban inatlaşması ile harcadı AKP. Hem de kapatma davasına giden yolu açtı.
AKP şimdi kapatma davasının sonucuna göre devreye sokmayı planladığı B ve C planları ile yeni bir seçimle güven tazelemenin yollarını arayacak.

DİĞER YENİ YAZILAR